Paris’in Kendine Özgü Atmosferi ile Montmartre Semti

Önceki
Montmartre

Montmartre

Sonraki
21 dk'lık okuma
286 kişi okudu

Paris’in 18. bölgede yer alan ikonik Montmartre Paris’in en ünlü semtlerinden biridir. Meşgul bulvarlarla çevrili, dolambaçlı dar sokakları, küçük terasları ve uzun merdivenleri ile kurulduğu dönemki havasını koruyan cazibe merkezlerinden biri olarak halen birçok kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Montmartre, Paris merkezinin 3,2 kilometre kuzeyinde yer almaktadır. Montmartre bir ibadet yeri olma konusunda uzun bir geçmişe sahiptir. Montmartre’in tepesindeki zirve, druidlerin ibadet ettiği düşünülen kutsal bir yer olarak bilinmekteymiş.

Romalılar, Mars ve Merkür tanrılarına adanmış tapınakları buraya inşa etmişler bu nedenle burası ’Mons Martis’ şeklinde anılmış ve günümüzde de Montmartre ismini almıştır. Montmartre, Fransızcada höyük veya küçük tepe anlamına gelen ’La Butte’ olarak da bilinmektedir. Daha yakın zamanlarda, Saint Pierre kilisesi 12. yüzyılda Kraliyet Manastırı yakınında VI. Louis tarafından yeniden inşa edilmiştir. Montmartre, Paris’in bir semti olmakla birlikte Paris’in en çok ziyaret edilen ikinci anıtı ve şehrin her yerinden kusursuz beyazlığı görülen Sacré Coeur’a ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi ve mimari olarak farklı tasarımlara sahip yapıları, atmosferi sebebi ile birçok kişinin ziyaret ettiği cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Paris’in Atmosferi ile Büyüleyen Montmartre’si

Montmartre, Paris’in gelişmeye başlamasından sonra bir ibadet yeri olmuştur. Antik Galya’nın Druidler, buraya Romalılara özgü 12. yüzyılda Mars ve Merkür’e adanmış tapınaklar inşa etmişlerdir. Daha sonra ise Paris’in en eskisi Aziz Petrus Kilisesi de bu bölgeye inşa edilmiştir. Kral Louis VI ve eşi Adelaïde de Savoie tarafından Montmartre Kraliyet Manastırı da yine bu bölgeye yapılmış, son olarak, 19. yüzyılın sonunda inşa edilen Sacré-Cœur Bazilikası’da yine birçok dini yapının yer aldığı Montmartre’de yer almaktadır. Bugün Montmartre semti, bu mabet geleneğine sadık kalmaktadır. Paris’in ilk Piskoposu ve Şehidi olan Saint Denis adına inşa edilen bir Montmartre Benedictines Manastırındaki şapel de Montmartre tepesi popüler bir ibadet yeri olduğundan buraya yapılmıştır. Aziz Denis dışında, zulümler sırasında şehit olan çok sayıda kimliği belirsiz Hristiyanın kalıntılarının da buraya gömüldüğü bilindiğinden tepenin adı Şehitler Dağı, Mont des Martyrs yani Montmartre olarak adlandırılmıştır.

14. yüzyılın sonunda, Fransız Kralı Charles VI bir yangından mucizevi bir şekilde kaçtıktan sonra, Montmartre Şehitliği’ne şükran haccı yapmıştır.15. yüzyılın başlarında Paris, Armagnac’lar ve Burgon yalılar arasındaki kanlı mücadeleye sırasında yağmalama olayları artmış bunun durmasını isteyen halk da Montmartre’ye gelerek Saint Denis’ten şehri kurtarmasını istemiştir. 1525’te François Pavia savaşında İspanyollar tarafından esir alındığında, Paris halkı krallığın koruyucu azizine dua etmek için Montmartre’a akın etmiştir. 15 Ağustos 1534’te Aziz Ignatius, Aziz Francis-Xavier ve arkadaşları Montmartre’de İsa Cemiyeti’ni kurmuştur.

1559’da çıkan bir yangın, höyüğün zirvesinde bulunan Montmartre Benedictines Manastırı’nın büyük bir bölümünü yok etmiştir. 1611’e kadar manastırı yöneten Marie de Beauvilliers, manastırın yenilenmesi görevini üstlenmiştir. 11 Temmuz 1611’de, Saint Denis tarafından kutsandığı söylenen eski bir mahzene giden bir merdiven de bu restorasyon sırasında keşfedilmiştir.

Yüzyıllar boyunca Montmartre, dini yaşamın merkezi olarak kabul edilmiştir. Bugün Montmartre’nin Hristiyanlık tarihi açısından en eski yapısı rahibeler için bir şapel olarak hizmet veren Aziz Petrus kilisesidir.Uzun bir süre Montmartre, köylülerin, zanaatkarların ve değirmencilerin yaşadığı ve eski Manastır çevresinde örgütlenmiş bir köy olarak bilinmekteymiş.

Daha da yakın zamanlarda 20. yüzyılın başında Sacré Coeur Bazilikası tamamlanmıştır. Bazilika, Roma-Bizans tarzında inşa edilmiştir ve 1876 ile 1920 yılları arasında inşa edilmiştir. Bugün ise tüm bu dini yapıları,köy atmosferi ile Montmartre semti ziyaretçilerin uğrak yeri haline gelmiştir.

Montmartre’in İlgi Çekici Noktaları

Montmartre, sanatsal mirası ve sarp, dolambaçlı, Arnavut kaldırımlı sokakları ile karakterize edilen kendine özgü bir köy atmosferi ile ünlüdür. En yüksek noktasında bulunan beyaz Sacré Coeur kilisesi ile taçlandırılmıştır. Sacré Coeur’un önündeki alan, Paris’in kapsamlı manzarasını sunmaktadır. Montmartre’yi ziyaret etmek, Paris’i ziyaret edenlerin yapması gereken ilk şeylerden biri olarak görülmektedir.

Orta Çağ’da Benedictine Rahibelerinin dini bir düzeni olan Abbaye Royale de Montmartre kurulmuş olan manastırın inşa edildiği yerin, St Denis’in şehit edildiği yer olduğu söylenmektedir. On dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar Montmartre, Paris’in kuzey çevresini oluşturmakla birlikte bir kırsal bölge olarak uzanmaktadır.

Paris’in ünlü alçısı yüzyıllardır bu tepeden çıkarılmaktadır. Yakındaki Place Blanche (Beyaz Meydan) ve Rue Blanche (Beyaz Sokak), yüklü arabalar tepeden aşağı inerken tebeşirli tozu ve döküntüleri ile halen halkın hafızasında yer almaktadır. Madenlerin çoğu, 19. yüzyılın ortalarında Paris’in yeniden inşasının enkazından kalmıştır. Montmartre’nin dik kesimlerinde bu sebeple birçok payandalı duvar bulunmaktadır.

Montmartre’de Orta Çağdan kalma bir diğer geleneksel faaliyetin ise öğütme olduğu söylenmektedir. Rüzgarı yakalayan tepenin zirvesinde yel değirmenleri inşa edilmiştir. Bu değirmenlerden bugün sadece ikisi hayatta kalmış ve ünlü yokuş yolunda yer almaktadır.Yaklaşık iki yüzyıl önce, Butte Montmartre tepede duran bir düzine kadar yel değirmeni ile bugünden oldukça farklı görünse de bölgeye romantizm katan MoulinRadet ve Moulin de la Galette’yi bugün halen görülmektedir.

Sacré Coeur (Kutsal Kalp) Bazilikası, Paris’e hakim olan tepenin zirvesinde yer almaktadır. Bu, 1870-71 Paris Komünü’nün korkunç olayları için ulusal bir uzlaşma ve kefaret girişimidir.

Bu eksantrik ve zorba yapı aynı zamanda Katolik Kilisesi’nin, sınırların, direnişin, marjinallerin ve özgürlüğün geleneksel yeri olan Montmartre’ye sahip olduğunun bir ifadesidir. Paris’in üzerinde yükselen beyaz bazilika SacréCoeur’un kubbeleri, Montmartre’nin özel alçısından, yapılmıştır.

Paris’re küçük bir yeşil cennet arayanlar için, Montmartre birçok bahçesi ve yeşillik alanı ile şaşırtmaktadır. 1930’da ünlü Butte’nin kuzey tarafında yer alan ünlü asma bahçeleri, başkentin kalbindeki kırsal bir mahallenin anısını yaşatmaktadır. Clos Montmartre Şarabı, şarap hasadı festivali her sonbaharda ziyaretçilere katılacak bir etkinlik de sunmaktadır.Bölgedeki bir diğer ünlü dönüm noktası da ünlü yel değirmeni simgesi ile Moulin Rouge’dur. Burası, Fransız Can Can dansının ortaya çıktığı ünlü kabaredir ve Montmartre’ye yolu düşenlerin mutlaka gezmesi gereken yerler arasında yer almaktadır.

Montmartre’ye Bir Gezinti

Montmartre’nin sunduğu küçük tarihi ayrıntılar, çoğu zaman ziyaretçileri büyülemekte ve farklı bir atmosfere sokmaktadır. Montmartre’nin Bohem tarihi hakkında biraz daha bilgi edinmek isteyenler, Musée de Montmartre’ı ziyaret edebilmektedir. Müze 17. yüzyılda inşa edilmiştir ve tüm Montmartre’deki en eski binadır. Yıllar boyunca, Renoir, Utrillo ve Valadon gibi birçok ünlü sanatçı bu mülkü evi olarak kullanmış ve burada sanat eserleri ortaya koymuşlardır. Müzenin koleksiyonları arasında yerel tablolar, heykeller, biblolar, Montmartre hatıraları ve ev olarak kullanıldığı dönemden dekoratif sanat eserleri yer almaktadır. Müze her gün 10:00 ile 18:00 saatleri arasında açıktır.

Montmartre’nin en ünlü simgesi Sacré-Coeur Bazilikası’nın kuleleri şehrin en muhteşem manzaralarından birini sunmaktadır. Paris’in 130 metre üzerinde yükselen bu kuleler, bölgenin fotoğrafını çekmek için en ideal yerdir. Bazilika ve kuleler, mayıs ve eylül arasındaki sezonda her gün 8:30 ile 20:30 saatleri arasında ziyarete açıktır. Ekim ile nisan sezonunda ise her gün 9:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.

Le Fabuleux Destin d’Amélie Poulain yani ünlü Amélie filmindeki karakterin çalıştığı kafe de Montmartre’de yer almaktadır. Café Deux Moulins, ismini filmdeki gibi koruyan kafe halen çalışmaktadır ve film hayranları olmak üzere tüm ziyaretçilere açıktır.

Sevdiklerinizle Paylaşın

Fransa Vizesi

Fransa’yı ziyaret edecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ilk olarak Schengen vizesine başvurmaları gerekmektedir. 2022 yılı itibariyle 80 euro olarak belirlenen vize harç ücreti konsolosluklara yatırılmaktadır. Ayrıca başvuru yapacak olan kişinin mutlak suretle ikamet adresinin yetki alanında bulunduğu konsolosluğu tercih etmesi gerekmektedir. Aksi halde vize başvurusu geçersiz olacaktır.

Sıkça Sorulan Sorular

Club Zonal Sinchi Roca nerededir?

Club Zonal Sinchi Roca, Peru’nun Lima şehrinde yer almaktadır. Lima’nın Comas Bölgesi’nde bulunan bu park, eğlenceli aktiviteleriyle ünlüdür.

Parkın içerisinde hangi aktiviteler vardır?

Yüzme, futbol, voleybol, tenis gibi sporların yanı sıra bisiklet sürmek ve piknik yapmak  için de alanlar bulunmaktadır. Ziyaretçiler bu parkta, oldukça eğlenceli zamanlar geçirebilmektedir.