Paris’in Kültürel Simgesi: Grand Palais

Önceki
Grand Palais

Grand Palais

Sonraki
23 dk'lık okuma
394 kişi okudu

Paris’in kalbi Şanzelize Caddesi’nde bulunan Grand Palais, şehrin en ikonik simgelerinden biridir. 1900 yılındaki Evrensel Sergi için inşa edilen ve Fransız Cumhuriyeti tarafından Fransız sanatının görkemine adanan yapı, 2000 yılında tarihi bir anıt olarak kabul edilmiştir. 8. bölgede yer alan yapı, başkentin en güzel binalarından biridir. Mimarisi ve ihtişamı ile ziyaretçileri büyüleyen Grand Palais, 72 bin metrekarelik bir alan üzerine inşa edilmiştir. Günümüzde de uluslararası ticaret fuarlarına ve Paris’teki en prestijli etkinliklerden bazılarına ev sahipliği yapmaktadır.

Taş, çelik ve camdan oluşan bu şaheser, 2000 yılından beri tarihi bir anıt olarak kabul edilmektedir. Nave, Ulusal Galeri ve Palais de la Découverte olmak üzere 3 ayrı bölümden meydana gelen yapı, 240 m uzunluğundaki görkemli çatısı ile ziyaretçileri kendisine hayran bırakmaktadır. Ulusal galeri, Picasso, Hopper ve Renoir gibi sanat tarihine damgasını vurmuş sanatçıların eserlerinin sergilendiği yerdir. Palais de la Découverte ise çocukların eğlenirken öğrenebilecekleri, kalıcı koleksiyonlar ve geçici sergiler aracılığıyla bilime yönelebilecekleri bir kültür merkezi olarak kabul edilmektedir.

Paris’in Taş Çelik ve Cam Harikası: Grand Palais

Sanayi Devrimi’nden sonra, endüstri başta olmak üzere sanat ve teknoloji alanındaki üstünlüklerini sergilemek isteyen Fransa, Paris için halihazırda yürürlükte olan bir kentsel gelişim yarışması düzenlemiştir. Bu yarışmada, sanat, teknoloji ve endüstriyel alandaki şehir dönüşümüne ilişkin en iyi tasarım fikirlerinin alınması planlanmıştır. Tasarım yarışması kapsamında, Paris’te yapılması kararlaştırılan 1900 Evrensel Sergisi’nin yeri için de projeler önerilmiştir. Yarışmada, Şanzelize Caddesi için önerilen birkaç iyileştirme planı da oldukça beğenilmiştir. Grand Palais tasarım yarışmasını kazanan, mimar Albert Louvet olmuştur. Yarışmayı ikinci tamamlayan Henri Deglane ise Grand Palais’in Avenue Winston-Churchill’e bakan ana bölümünün inşasını üstlenmiştir. Yarışmada üçüncü olan Albert Thomas da binanın Franklin D Roosevelt Caddesi’ne bakan ve Palais d’Antin olarak bilinen arka kısmıyla ilgilenmiştir.

1896 yılında, Şanzelize Caddesi boyunca yapılacak iyileştirmelerde en çok tutulan projelerden biri, caddenin iki tarafına da saray binası inşa edilmesi olmuştur. Daha sonra Grand Palais ve Petit Palais olarak tanınacak olan iki ünlü yapımının inşasına da böylelikle karar verilmiştir.

Grand Palais, 1897 yılında Fransız Devleti tarafından yaptırılmıştır. Bina, bir güzel sanatlar merkezi olarak Palais de l’Industrie’de yürütülen etkinliklere ev sahipliği yapması için inşa edilmiştir. Ayrıca binaya bir konser salonu eklenmesi fikri de kabul edilmiştir. Bunların yanı sıra VIP salonu, çatı katı ve farklı etkinlikler için çok yönlü kullanılabilen mimarisi ile binanın inşası tamamlanmıştır. Caddenin diğer kısmına da aynı zamanda inşa edilen Petit Palais’in, Paris Belediyesi tarafından işletilmesine ve güzel sanatlar müzesi olarak kullanılmasına karar verilmiştir.

Bu devasa inşaat projesinin 3 yıl içinde tamamlanabilmesi için yoğun bir çalışma sürecine girilmiştir. 1 Mayıs 1900 tarihine gelindiğinde ise binanın inşası tamamlamış ve sergi için hazır hale getirilerek halka açılmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Grand Palais, şaşırtıcı bir şekilde zarar görmemiştir. Hatta askeri bir hastaneye dönüştürülmüş ve bu şekilde hizmet vermeye devam etmiştir. Savaş sonrası Paris kurtuluşu kutlanırken, Grand Palais’te bir yangın çıkmış ve alevler metal çatı alanını yok ederek Nave’deki sütunlara zarar vermiştir. “Yüzyılın Aynası: Tasarım” sergisi sırasında, cam çatıyı destekleyen yapının çökmesiyle binada ciddi hasar meydana gelmiş ve restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. Grand Palais de önlem olarak 2005 yılına kadar kapalı kalmıştır.

Göz Kamaştıran Bir Güzellik: Grand Palais

Grand Palais’in inşaatına başlamadan önce, toprağın direncinin test edilmesi için temel üzerinde bazı çalışmalar yapılmış ve Seine Nehri’ne yakın taraftaki alanın, ağırlığı kaldıramayacağı anlaşılmıştır. Bu yüzden de binanın, kazıklar üzerine inşa edilmesine karar verilmiştir. 3.400 adet sağlam kazığın kullanılması anlamına gelen bu karar, maliyeti artırdığı gibi inşaatın süresini de uzatmıştır. Bu devasa proje için raylı vinçler ve buhar motorları dahil en modern teknikler kullanılmıştır. Binanın temeli, ağırlığı 5 ton, yüksekliği ise 24 metre olan demir kazıklar kullanılarak oluşturulmuştur.

Projenin büyük bir kısmının tamamlandığı 1900 yılının ilk aylarında, sayıları 1.500 civarında olan işçiler, daha fazla ücret talep ederek greve gitmiştir.

Projenin ertelenmesine sebebiyet veren bu durum, daha fazla mesai yapılarak aşılmış ve binanın inşası tam zamanında tamamlanmıştır. Tüm bina taş, çelik ve cam kullanılarak inşa edilmiştir. Binanın çelik çerçevesi, Eyfel Kulesi’ni inşa etmek için kullanılandan 8.500 ton daha fazla çelik kullanılarak inşa edilmiştir. Sahip olduğu genişliği ile Grand Palais, bu tür çelik üzerinde inşa edilen binalar arasında ilk sırada yer almaktadır.

Binanın tasarımında kullanılan sütunlar, Paris’teki tüm müzelerin en ünlüsü olan Louvre’un klasik stilini andırmaktadır. Ancak heykeller daha çok Barok tarzında yapılmıştır. Binanın en dikkat çekici yeri ise ana cephenin köşelerini süsleyen dörtgenlerdir. Georges Recipon tarafından tasarlanan bu geometrik şekil işlemeleri, Seine Nehri ile birleştiğinde muhteşem bir manzara sunmaktadır. Ayrıca cephede, Grand Palais’in misyonunu betimleyen “Bu anıt Cumhuriyet tarafından Fransız sanatının görkemine ithaf edilmiştir” yazan bir yazıt da bulunmaktadır.

Kültür ve Sanat Merkezi: Grand Palais

Grand Palais, Pont Alexandre III, Winston Churchill Bulvarı ve Petit Palais’den oluşan mimari kompleksin, önemli bir parçasıdır. Grand Palais, şehrin kültür ve sanat sembolü haline gelmiştir. 1900’de Grand Palais, dünyanın en büyük sanat fuarlarına ve birçok sosyal, kültürel ve spor etkinliğine ev sahipliği yapmıştır. Güzel sanatlara adanmış salonları ile Grand Palais, inşa edilmesinin ardından en çok ziyaret edilen yerlerden biri haline gelmiştir. 1937 Uluslararası Modern Yaşamda Sanat ve Teknoloji Sergisi vesilesiyle Palais de la Découverte de Grand Palais’in içerisindeki yerini almıştır.

Palais de la Découverte, Grand Palais’in batı kanadında yer almaktadır ve başlangıçta geçici bir sergi mekânı olarak planlanmıştır. Ancak o kadar popüler olmuştur ki daha sonra kalıcı hale getirilmesine karar verilmiştir.

Grand Palais’teki Nave, çok çeşitli kültürel ve sosyal etkinlikler için kullanılan merkez bölümdür. Binanın çatısı ile zemin arasında bir restoran yer almaktadır ve terası şehrin panoramik manzarasını sunmaktadır. Grand Palais’in güney kanadında yer alan CAPE (Center d’Accueil de la Presse Étrangère) ise Paris’te görev alan yabancı gazeteciler için bir basın merkezidir. Aynı zamanda, basın toplantıları, resmi toplantılar ve kamusal tartışmalar için de kullanılan bir alandır.

Grand Palais Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri

Grand Palais, her yıl 2 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlamakta ve 40’tan fazla etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

Grand Palais, ziyaretçiler için salı günleri hariç olmak üzere her gün sabah 10.00’dan akşam 18.00’e kadar açıktır. Mevcut sergiler değişmekte olup, giriş ücreti de sergiye göre hesaplanmaktadır.

Ancak genellikle 12 ile 15 Euro arasına değişen bilet fiyatlarına sahiptir. Geçici ve kalıcı sergileri ile binayı gezmek, yaklaşık olarak 2 saat sürmektedir. Grand Palais’i gezmek için en iyi zamanlar ise kalabalığın ve yoğunluğun olmadığı 10:00 ile 12:00 saatleri arasıdır.

Sevdiklerinizle Paylaşın

Fransa Vizesi

Fransa’yı ziyaret edecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ilk olarak Schengen vizesine başvurmaları gerekmektedir. 2022 yılı itibariyle 80 euro olarak belirlenen vize harç ücreti konsolosluklara yatırılmaktadır. Ayrıca başvuru yapacak olan kişinin mutlak suretle ikamet adresinin yetki alanında bulunduğu konsolosluğu tercih etmesi gerekmektedir. Aksi halde vize başvurusu geçersiz olacaktır.

Sıkça Sorulan Sorular

Piccadilly Circus nerededir?

Regent Caddesi ile Green Park'a doğru uzanan Piccadilly Caddesi’nin kavşağı olan Piccadilly Circus, İngiltere’nin başkenti Londra’ya bağlı Westminster semtinde yer almaktadır.

Piccadilly Circus’taki en dikkat çekici yapı nedir?

Piccadilly Circus'un ortasında yer alan Shaftesbury Anıt Çeşmesi ve çeşmenin üzerinde yer alan Eros heykeli bu kavşağın en ikonik yapıları olarak nitelendirilmektedir.

Piccadilly Circus ne ile tanınmaktadır?

Piccadilly Circus, günümüzde Londra'nın başlıca alışveriş caddelerinden biri olarak kabul edilmekte ve birçok ünlü mağazaya ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bünyesinde bulunan pek çok pub, kulüp ve bar ile eğlencenin de merkezidir. Bunlara ek olarak dünyanın en popüler müzikallerinden bazılarının sahnelendiği çok sayıda tiyatro da Piccadilly Circus’a oldukça yakındır.

Piccadilly Circus ziyareti için en uygun zaman nedir?

Piccadilly Circus, günün her saati oldukça canlı ve eğlencelidir. Fakat özellikle binaları süsleyen ışıklı reklam tabelalarının net bir şekilde görüldüğü akşam saatlerinde kavşak, büyüleyici bir görünüme sahip olmaktadır.

Piccadilly Circus ismini nereden almıştır?

17. yüzyılın başlarında terzi Robert Baker, saygın kişilerin boyunlarına taktığı “piccadilis” isimli giysileri Piccadilly Hall'dan satın almıştır. Piccadilly Circus ismi ise buradan gelmektedir.

Piccadilly Circus’taki en ünlü yerler nerelerdir?

Piccadilly Circus, alışveriş denince ilk akla gelen yerlerdendir. Kavşakta yer alan en popüler alışveriş mağazaları ise Lilywhites ve Fortnum & Mason’dur. Dünyaca ünlü müzikallerinin sahnelendiği; Prince of Wales, Leicester Square, Her Majesty’s ve Prince Edward tiyatroları ise bölgedeki diğer ünlü cazibe merkezlerindendir.

Piccadilly Circus neden çok önemlidir?

Piccadilly Circus, merkezi konumu ile Londra’nın en ünlü eğlence ve alışveriş mekânlarına ev sahipliği yapmaktadır. 1819 yılında kurulan Piccadilly Circus, günümüzde yerli ve yabancı pek çok turistin gözdesidir.

Piccadilly Circus ne zaman yapılmıştır?

Piccadilly Circus, Kral IV. George tarafından 1819 yılında yaptırılmıştır. Günümüzde Londra’nın en popüler yerleri arasındadır.