2024 Gezilip Görülmesi Gereken Kültürel Yerleri

Villa La Roche, 20.yüzyılın ilk çeyreğinde tamamlanmış modernist bir binadır. Mavi ve kahverenginin ağırlıklı olarak öne çıktığı yapı, iki bölümden oluşmaktadır. Bir galeri bölümü ile birlikte konut kısmı da yer almaktadır. Villa La Roche’un tasarımında Akropolis’ten etkilenilmiştir. Tarihi dokusu ve eşsiz mimarisi ile Villa La Roche yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.

Berlin Filarmoni Orkestrası Binası, Almanya’nın en büyük şehri olan Berlin’de bulunmaktadır. Sadece 54 müzisyenin kurmuş olduğu orkestra grubu, günümüzde 128 kişiye ulaşmıştır. Ayrıca eşsiz bir akustik yapısı bulunan modern bir binaya ev sahipliği yapması, ses bakımından dünyanın en iyileri arasında yerini almasına olanak sağlamıştır. Geçmişi 1880’lere kadar uzanan orkestra, günümüze kadar birçok ödül kazanmayı başarmıştır.

Unter den Linden, Almanya’nın başkenti Berlin’deki Mitte semtinde bulunmaktadır. Geçmişi 1500’lü yıllara kadar uzanan bulvar, ilk zamanlarda atların kullanıldığı bir yol iken günümüzde Berlin’in en dikkat çekici yapılarının bulunduğu bir konum haline gelmiştir. Bünyesinde birçok tarihi binanın bulunduğu bulvarın ismi ise bulvarı çevreleyen ıhlamur ağaçlarından gelmektedir.

ABD’nin New York eyaletinde yer alan American Museum of Natural History, kapsamlı bir antropolojik hazineye sahiptir. Müze, aynı zamanda 34 milyondan fazla bitki, hayvan, fosil, mineral, kaya, göktaşları, insan kalıntıları ve eserleriyle ziyaretçilerine dünya doğa tarihinin geçmişine yolculuk yapma şansı sunmaktadır.

ABD’de ülke sanatına adanmış önde gelen bir yer olan Whitney Amerikan Sanat Müzesi, özellikle yeni sanatçıların eserlerine odaklanmaktadır. Müze, 20. ve 21. yüzyıl çağdaş Amerikan sanatının tüm yelpazesini sunmaktadır. New York Manhattan’da yer alan müze, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Londra müzesi tarih öncesi dönemden günümüze kadar ki şehrin gelişimi anlatan koleksiyonlara sahip bir yerdir. Bünyesinde barındırdığı binlerce eserle azla dünyanın en büyük kentsel tarih koleksiyonuna sahip olan bir müzedir. Ayrıca Londra’nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biridir. Birbirinden ilgi çekici sergileri ile popülerliğini koruyan müze her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Santa Maria della Salute Bazilikası, Venedik’te bulunan en önemli tarihi eserlerdendir. Büyük Kanal üzerindeki şaheser, veba hastalığından kurtulmanın müjdecisi olma özelliğini taşımaktadır. Bazilika içerisinde önemli dini semboller ve koleksiyonlar barındırmaktadır.

Neredeyse 40 hektarlık bir alana sahip Parco Sempione, Milano’nun en büyük yeşil alana sahip parklarından biridir. Yerel halkın pazar sabahlarını değerlendirmek için tercih ettiği parkta, göl kıyısında koşarak spor yapmak, basketbol oynamak, akvaryumu ziyaret etmek ya da restoran ve barlarda yemek yiyerek vakit geçirmek mümkündür.

Milano’nun merkezinde 1368 tarihinde inşa edilen Sforzesco Şatosu, yıllar boyunca uğradığı tahribatlara rağmen yapılan restorasyonlar ile aslına uygun haline getirilmiştir. Günümüzde müze ve sergi alanı olarak kullanılan şato, dünyaca ünlü ressamların önemli eserlerine ev sahipliği yapmaktadır.

Fondazione Prada; 10 farklı bina ve geniş avlusuyla Milano’daki sanat merkezi olarak dünya genelinde ün salmayı başarmıştır. Kalıcı özel koleksiyon sergilerinin yanı sıra yeni çalışmalara da yer verilen sanat merkezinde, farklı etkinliklere imkan tanınan yaşam alanları vardır. Kafelerden restoranlara, kütüphaneden sinemaya kadar Fondazione Prada’da ziyaretçiler için zaman su gibi akıp geçmektedir.

Gian Lorenzo Bernini’nin ilk heykel ve mimariyi birleştirdiği çalışması olan St. Peter’s Baldachin, Aziz Petrus Bazilikası’nda yer alan en dikkat çekici eserdir. İlk Katolik papası olan Aziz Petrus’un mezarını çerçevelemek amacıyla tasarlanan eser 28 metrelik uzunluğu ve görkemli dekorasyonu ile ziyaretçilerini büyülemektedir.

Ciutadella Parkı içinde birçok tarihi değere sahip yapılar, müzeler, heykeller ve de bitki ve ağaç bulunan büyük bir parktır. Barselona’nın önemli yerlerinden biri olan parkta kış hariç her mevsim vakit geçirmek mümkündür.

Picasso Müzesi 1993 yılında, ünlü ressam hayattayken adına açılan ilk müze olma özelliğine sahiptir. Müzede yer alan eserlerin çoğunu Picasso kendisi veya Picasso’nun arkadaşları müzeye bağışlamıştır. Ünlü ve önemli bir ressamın eserlerini severleriyle buluşturan müze, günümüzde de büyük önem taşımaktadır.

Döneminde sıra dışı öykü ve romanları ile ön plana çıkan yazar anısına yapılan Leopold von Sacher-Masoch Anıtı, Ukrayna’nın Lviv kentinde yer almaktadır. Anıt, farklı ve dikkat çekici detaylarıyla ön plana çıkmaktadır.

Lennon Duvarı, Prag şehrinin en önemli turistik yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Sadece turistik değil aynı zamanda şehrin özgürleşme hareketinin de bir simgesi haline gelen duvarı bugün yerli ve yabancı birçok kişi ziyaret etmektedir.

Klementinum Kütüphane Kompleksi, Prag’ın en büyük yapılarından biri kabul edilmektedir. Tarihi 1500’lü yıllara dayanan ünlü kütüphane, Barok mimarisinin en önemli temsilcilerinden biridir. Kompleks; Astronomik Kule, Kütüphane, Ayna Şapeli gibi birçok tarihi yapıya da ev sahipliği yapmaktadır.

Amsterdam Kraliyet Sarayı şehrin asırlar boyunca sahip olduğu yaşam düzeneğine ve sosyo-kültürel yapısına ait izler taşıyan etkileyici bir yapıdır. Eski dönemlere ait muhteşem mimari özellikler taşıyan saray, günümüzde de tüm ihtişamı, görkemli oda ve salonlarıyla ziyaretçilerini karşılamaktadır.

Amsterdam Ulusal Denizcilik Müzesi, şehre ait önemli bir merkez olarak öne çıkmaktadır. Müze ziyaretçilerini geçmişi 17. yüzyıla kadar uzanan tarihi bir yapıda karşılamaktadır. Müze, sergilenen sanat eserleri ve denizcilik koleksiyonları ile birlikte iç ve dış mekana ait tarihi ve etkileyici mimarisiyle de dikkat çekmektedir. Şehrin tarihi yapısının deniz faaliyetlerinden etkilenme düzeyini ve denizcilikle şekillenen kültürünü etkileyici bir şekilde ortaya koyan müze, her yıl yüz binlerce turistin ilgi odağı konumunda yer almaktadır.

Madrid Kraliyet Sarayı, halen İspanya Kraliyet ailesinin ikametgahı olarak kullandığı, 18. yüzyıldan kalma tarihi bir yapıdır. Avrupa’nın en büyük sarayları arasında yer alan Palacio Real de Madrid, görkemli barok mimarisi ile ziyaretçileri büyülemektedir.

Caixa Forum, Madrid’in meşhur kültür ve sanat merkezidir. 2007 yılından bu yana birçok etkinliğin düzenlendiği, sanatın farklı türlerinin bir araya geldiği bu kültür merkezini her yıl çok sayıda yerli ve yabancı kişi ziyaret etmektedir.