2024 Gezilip Görülmesi Gereken Kültürel Yerleri

Callejon de Hamel, Küba’nın Havana kentinde yer almaktadır. Duvar resimleri ve değişik nesneler ile yapılmış heykellerin bulunduğu bir sokaktır. Salvador Gonzales Escalona’nın öncülüğünde oluşan sokak ve sokak sanatı Afro-Küba kültürünün güzel bir örneğidir. Pazar günleri burada renkli kıyafetler giyen yerel halkın rumba gösterileri olmakta ve büyük ilgi görmektedir.

Aziz Petrus ve Pavlus Kilisesi, UKrayna’nın Lviv kentinin merkezinde yer almaktadır. Lviv’deki ilk Barok tarzda inşa edilmiş yapıdır. Kilisenin inşasına 1610 yılında başlanmış ve 1630 yılında tamamlanmıştır. 1703 yılında kiliseye, yaklaşık 100 metre yüksekliğinde bir çan kulesi eklenmiştir. İç mekânındaki renkli freskleri, ince işçiliği ile Aziz Petrus ve Pavlus Kilisesi gezginler tarafından büyük ilgi görmektedir.

Tomas Terry Tiyatrosu Küba sanatının izlerini taşırken aynı zamanda İtalya ve Fransa eklektik unsurlarını da bünyesinde barındırmaktadır. Tiyatro 950 kişilik kapasiteye sahip olup bugün dahi mozaikleri görenleri büyülemektedir. Ücretsiz olarak gezilebilen Tomas Terry Tiyatrosu, her gün 10-18 arasında ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

Dubai’nin ticaret atmosferinde önemli bir gelir payına sahip olan Tekstil Pazarı, satıcılarla dolu bir yerdir. Bu pazar yerinde kumaşların hemen her tonunu ve desenini bulmak mümkündür. Önceden yerel halk için alışveriş noktası olarak bilinen bu mekân günümüzde daha çok turistlere hitap eden bir cazibe merkezine dönüşmüştür.

Alışverişin en canlı noktası olan Dubai de yer alan Altın Pazarı, değerli metal ve taşlardan yapılmış geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Gümüş ve elmas ürünlerinin yer aldığı bu pazar alanında altın daha ağırlıklı olarak satışa sunulmaktadır. Dubai belediyesi tarafından sürekli kontrol denetimine tabi tutularak, sadece güvenilirlik testlerinden geçen satıcıların ticaretine izin verilmektedir.

Sheikh Palace, eski başkan Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum’un evi olduğundan Arap güçleri tarafında yüksek güvenlik birimleri tarafından korunmaktadır.  Yerel halk ve turistlerin saraya girişine hatta yakınına dahi yanaşılmasına izin verilmemektedir. Yem yeşil çimenlerle dolu muhteşem güzelliklerin yer aldığı bahçenin belirli bir noktasına kadar giriş  sağlanmaktadır.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu Dabi şehrindeki başkanlık sarayı Qasr Al Watan ihtişamıyla büyülemektedir. Dev saray zengin ve şık dekorasyonu ile ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır. Saray, 11 Mart 2019 tarihinde ise saray, Şeyh Muhammed bin Zayed ve Muhammed bin Rashid Al Maktoum tarafından düzenlenen törenle halk ziyaretine açılmıştır. Saray içerisindeki kültür alanlarıyla da oldukça dikkat çekmektedir.

Zabeel bölgesinde yer alan Dubai Frame, tasarım ödülünü almış dünyanın en büyük çerçevesidir. Şehrin eşsiz güzelliklerini tek noktadan sergileyen yapı, 150 metre yüksekliğe sahiptir. Üst katında bulunan gözlem evi tamamen camdan olup Dubai’nin eski ve yeni manzaralarını sunmaktadır. Alt taraftan da şehrin tarihini gösteren müze ve geleceğini anlatan bir video sergisini içermektedir.

Miracle Garden, dünyanın en büyük doğal çiçek bahçesidir. Ziyaretçilerine milyonlarca bitkinin oluşturduğu bir görsel şölen sunmaktadır. Muhteşem kokular eşliğinde bahçede yer alan farklı yapılar ve heykellerin tamamı çiçeklerden oluşturulmuştur. Masalsı görünümüyle Miracle Garden yerli ve yabancı turistleri kendine çekmektedir.

Şehrin Basra Körfezi’nde yer alan Dubai Creek, 14 kilometre uzunluğunda bir tuzlu su koyudur. Koy, şehrin siluetinin muhteşem manzaralarının yanı sıra geçmişin muhteşem mimarisini ve havasını sergilemektedir. Ziyaretçiler, geleneksel Arap yelkenlisi ile farklı gün batımı ve gece yolculuklarına katılabilmektedir.

Fransa’nın Paris şehrine bağlı Oise kasabasında bulunan Chantilly Şatosu mimarisi ve ihtişamı ile göz kamaştırmaktadır. Yemyeşil arazi içindeki göz alıcı şato orijinalliğini koruyan detayları ile günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. İçerisindeki sanat dolu odaları, el değmemiş güzellikteki süiti ve devasa kütüphanesi gibi birçok detayı ile ziyaretçileri büyülemektedir. Şatonun bahçesinde bulunan at çiftliği de oldukça dikkat çekicidir.

Ulusal Rönesans Müzesi, Rönesans eserlerinin bulunduğu özel bir komplekstir. Kale, Rönesans etkisi ile yeniden düzenlendiği için İçerisinde bulunan eserler de aynı şekilde akımdan etkilenmiştir. Aynı zamanda Orta Çağ kale tarafını da barındırmaktadır. Hem eşsiz mimarisini hem de eserleri görebilmek için önemli bir müzedir. Ulusal Rönesans Müzesi girişleri ise ücretsizdir.

Fontainebleau Şatosu 12.yüzyıldan bugüne uzun yüzyıllar kullanılmış bir Fransız mekanıdır. Fransa tarihinde iz bırakan krallar için önemli bir merkez olmuştur. Birçok kral burada konaklamış ve av için burayı tercih etmiştir. Aynı zamanda kraliçeler ile de ünlenen saray bir dönem Medici ailesi için de önemli bir adres olmuştur.

spanya’nın Barcelona şehrinde bulunan Cau Ferrat Müzesi içerisinde bulundurduğu sanat eserleri ile dikkat çekmektedir. 1893 yılında sanatçı Santiago Rusiñol tarafından ev atölyesi olarak kurulan müze, daha sonra miras olarak kalmıştır. Müze 1933’te kurucusundan ilham alan sanatsal ruhu koruyarak halk müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Fransa’nın en çok ilgi gören kültür merkezlerinden biri olan Lyon Ulusal Opera Binası, gerek 18. yüzyıldan kalma mimarisi gerekse yer verdiği gösteriler sayesinde, uluslararası bir üne kavuşmuştur. Yüzlerce kişilik seyirci kapasitesine sahip olan bu eşsiz opera binası, misafirlerine dünyaca ünlü operaları, tiyatro oyunlarını, bale gösterilerini ve müzikalleri keyifle seyretme fırsatı sunmaktadır.

El Born, Barcelona’da yer alan şehrin en eski binalarının olduğu meşhur bir mahalledir. Hem yerel halkı hem de turistleri cezbeden büyüleyici müzeler, restoranlar, barlar ve Gotik kiliseler içermektedir. Ziyaretçilerin eşsiz birçok fırsat sunan El Born, damak zevkine önem veren kişiler için de adeta bir cennettir.

Alsaz Müzesi Strazburg’un geçmişine ışık tutan bir cazibe merkezidir. Fransa’da kendine en çok ziyaretçi çeken müzeler arasında öne çıkan Alsaz Müzesi, sahip olduğu koleksiyon parçaları ve müzenin yer aldığı tarihi kompleks ile ünlüdür. Özel gereksinimli misafirlerin de ziyaretine elverişli olan bu müze, Strazburg’ta güzel bir gün geçirmek isteyenlerin gideceği ilk adreslerden biridir.

İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan Maricel Sarayı,  Noucentista tarzının bir klasiği olarak öne çıkmaktadır.1910-1918 yılları arasında Charles Deering’in isteğiyle inşa edilen sarayın tasarımı, Miquel Utrillo’ya aittir. Sarayın dış cephesi sade çizgileri ve bölgenin karakteristik beyaz rengine saygı duyan bir yapıya sahiptir. Mekân çok sayıda yerel zanaatkârın eseri olan sanatsal unsurlarla donatılmıştır.

Barcelona Baronları Sarayı, İspanya’da yer almakta olup aynı zamanda Palau Baró de Quadras olarak anılan bir yerdir. Günümüzde Institut Ramon Llull’un ana ofislerini içermektedir. Avenue Diagonal’e ve Via Rosello’ya bakan iki cephesi bulunmaktadır. Bu cephelerin farklı mimari tarzları ve dekorları ziyaretçilerin oldukça ilgisini çekmektedir.

Aragon Kraliyet Arşivleri Binası, 1318 yılında Barselona’da Aragon Kralı II. Jaume tarafından kurulmuştur. Bu arşiv, türünün Avrupa’daki ilki olmuştur. Eski Aragon Kraliyet kurumlarının arka plan belgelerini, Avrupa ve Akdeniz tarihini merak eden kişilerin mutlaka uğraması gereken yerlerin başında gelmektedir.