Petra Gezilecek Yerler Listesi 2024

Al-Khazneh, Ürdün’ün Petra bölgesinde yer almaktadır. 2007 yılında UNESCO tarafından dünyanın yedi harikası olarak ilan edilmiştir. Hangi yılda kim tarafından yapıldığı hala bilinmese de ilerleyen yıllar içinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda; MÖ 9 ve MS 40. yüzyıllar arasında Kral IV. Aretas’ın saltanatı sırasında yapıldığı tahmin edilmektedir.

Petra Ziyaretçi Merkezi, Petra Antik Kenti keşfi öncesi ziyaretçilere ücretsiz olarak bilgi sağlamaktadır. Her dilde desteklenen haritalar ve broşürler ile Petra hakkında bilgiler verilmektedir. Petra Ziyaretçi Merkezi’nde bulunan müzede ise bir zamanlar Petra’da yaşayan Nebatiler hakkında bilgi veren koleksiyonlar sergilenmektedir. Böylece ziyaretçiler gezi öncesinde kolaylıkla bilgi edinebilmekte ve buradan rehber rezervasyonu yaptırabilmektedir.

Ad-Deir, MS 1. yüzyılda inşa edilmiş ve Ürdün’e bağlı Petra Antik Kenti’nde yer alan bir manastırdır. Antik kentin yukarı kısmında yer aldığından dolayı sarmal merdivenler sayesinde yaklaşık bir saatlik bir sürede manastıra çıkılmaktadır. Bu uzun yolun sonunda ziyaretçileri dinleneceği tesisler ve eşsiz antik kent manzarası beklemektedir.

Siq Petra, Ürdün’de yer alan Petra Antik Kenti’nin ana girişidir. Bu kanyon kentin en çok konuşulan yerlerinden biridir. 1,2 kilometre uzunluğu sahiptir ve 80 metre uzunluğunda kayalar ile çevrilir. Nebatiler bu kanyonu barajın suyunun kutsal olduğuna inandıkları için yapmışlardır. Kanyon eşsiz bir yapı olan Al-Khazneh’e çıkmaktadır.

Triclinium, Ürdün’ün Petra Antik Kenti içerisindeki dikili taş mezarlığının hemen yanında yer almaktadır. Ölülerin arkadaşları ve ailesi tarafından düzenlenen yıllık anma yemeği, Triclinium’da gerçekleştirilmiştir. Petra içerisinde yer alan diğer mezarlıklarda yemek salonunun olmaması ve sadece dikili taş mezarlığının yanında bulunması ziyaretçilerde ilgi uyandırmaktadır.

Nabatean Tiyatrosu, Petra Antik Kenti’nde yer alan en büyük yapılardandır. 2000 yıl önce Kral IV. Aretas zamanında inşa ettirilmiştir. Orta Doğu’daki fetihler sırasında Romalılar tarafından da sık sık kullanılmıştır. Yapının 7-10 binlik kapasitesi bulunmaktadır. Tiyatroda yer alan dolambaçlı yol sayesinde tiyatronun tepesine çıkılmaktadır. Bu sayede Petra’nın eşsiz dağ ve kanyon manzarası daha net gözükmektedir.

Ürdün’e bağlı Petra Antik Kenti sınırları içerisinde yer alan Temple of Dushares, MÖ 1. yüzyılda inşa edilmiş ve en iyi şekilde korunmuş tapınaklardan biridir. Yapının inşasından Kral IV. Aretas sorumlu olmuştur. Nebati tanrısı olan Dushara’ya adandığı düşünülmektedir. Yapı, Nebati, Roma ve Doğu mimarisini bir arada barındırmaktadır. Geniş bir cepheye ve sütunlara sahiptir. Günümüze kalan eşsiz mimarisi hala ziyaretçilerini etkilemektedir.

Great Temple, Ürdün’ün Petra Antik Kenti’nde MÖ 1. yüzyılda inşa edilmiş bir tapınaktır. Diğer tapınaklardan farklı olarak bu tapınak daha büyüktür ve sadece ibadet için değil aynı zamanda kraliyetin toplantıları ve yemekleri için de kullanılmıştır. 1992 yılında Brown Üniversitesi tarafından keşfedilmiştir. 1993 yılından günümüze kadar Brown Üniversitesi’nin çalışmaları devam etmektedir.

Obelisk Tomb, MS 40-70 yüzyıllar arasında II. Malichos zamanında inşa edilmiştir. Mezar içerisinde yer alan beş insan figürü ölüleri temsil etmektedir. Mezar eski yemek salonu üzerine yapılmıştır. Ölülerin anıldığı yıllık anma törenlerinde bu yemek salonu kullanılmıştır. Petra’nın hem en büyük hem de tek katlı mezarıdır.

Petra şehrinin MÖ 106 yılında Romalılar tarafından işgal edilmesinin ardından MS 450 yılında Byzantine Church inşa edilmiştir. Tarih içinde gerçekleşen yangınlar sonucunda yapı çok fazla hasar almıştır. Bundan dolayı günümüze sadece kilisenin mozaik yapıları kalmıştır. Mozaik yapılarda, insan ve hayvan figürleri yer almaktadır. Bu resimler tanrının yetki alanını belirlemek için yapılmıştır.

Ürdün’de bulunan Petra Müzesi bölge tarihinin geçmişten günümüze kalan kalıntılarını sergilemektedir. Petra tarihinin yer aldığı müzede nesnelere destek olması amacıyla görsel ve işitsel öğelerden de yararlanılmaktadır. Genel konsept olarak kullandığı doğal görünüm müzenin daha ilgi çekici hale gelmesini sağlamaktadır.