Türk Dünyasının Başkenti Hive Hakkında Bilgiler

Hive Hakkında

Hive Hakkında

54 dk'lık okuma
434 kişi okudu
Popüler Hive Turları

Özbekistan'ın Harezm Bölgesi'nde yer alan ve dünyanın en sağlam İpek Yolu şehirlerinden biri olan çarpıcı çöl kasabası Hive, Türk dünyasının başkenti olarak anılmaktadır.

Özbekistan tarihinin ayrılmaz bir parçası olan kent, Orta Asya'nın ilk UNESCO Dünya Mirası Kenti’dir.

Küçücük Eski Kentinde, 50'den fazla tarihi alanı barındırmaktadır. Şehir, adeta bir açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. Uzaktan bakıldığında kumdan bir kale kasabasını andıran Hive’de, devasa kale duvarlarının içine kapatılmış renkli evler ve eski minareler dikkat çekmektedir. “Ichan Kala” olarak da bilinen Hive’nin eski şehir bölgesi oldukça küçüktür. Bu nedenle tüm tarihi yerler yürünerek görülebilmektedir. Kalta Minor Minaresi, Itchan Kala Anıt Mezarı, Muhammed Emir Han Medresesi ve Juma Camii, Hive’nin sembol yapıları arasında yer almaktadır.

Hive ile ilgili bilgiler, şehrin Sovyet döneminde kapsamlı bir yenileme çalışmasından geçtiğini göstermektedir. Kentin dokusunu oluşturan tarihi yapılar, yüzyıllar öncesindeki gibi oldukça iyi korunmuştur. Onlarca medrese, cami, türbe ve minareyi, kıvrımlı bir şehir duvarı çevrelemektedir. Aktif olarak kullanılmayan çoğu yapı, küçük müzelere dönüştürülmüştür. Halı dokuma atölyelerinden antik kente bakan göz alıcı minarelere, eski camilerden muhteşem çini kulelere kadar Hive hakkında her şey, ziyaretçiler için hayret verici güzelliktedir. Hive adının, bir zamanlar köle kervanları ve korkunç zulüm ile eş anlamlı olduğu bilinmektedir. Eskiden devasa kurak çöller arasında yer alan bir köle ticareti merkezi olan Hive kenti, bugün o acımasız geçmişten geriye hiçbir şeyin kalmadığı, köle kervanları yerine turist otobüslerinin görüldüğü muhteşem bir şehir haline gelmiştir.

Hive'nin Tarihi

Hive'nin tarihi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Hive’nin kuruluşunun tam olarak ne zaman gerçekleştiği ise bilinmemektedir. Ancak efsanelere göre, bir zamanlar İncil kahramanı Nuh'un oğlu olan Shem, bir kuyu kazmayı emretmiş ve Hiva şehri böylece keşfedilmiştir. Bu antik kuyu, Ichan-Kala'da hala görülebilmektedir. 1598'e kadar Hive, Harezm'den geçen kervanların yolu üzerinde bulunan küçük bir çöl kasabası olarak anılmıştır. Çeşitli toprak savaşlarına konu olan Hive’de; Büyük İskender, Cengiz Han, Timur İmparatorluğu ve Şeybaniler gibi pek çok millet hüküm sürmüştür.

Ancak 1598'de Amu Derya Nehri’nden geçen ticaret rotasının değiştirilmesi, eski başkentin yok olmasına sebep olmuştur. Hive, zamanla küçük ama sağlam bir şehir haline gelmiş ve aynı zamanda İslam dünyasının manevi merkezlerinden biri olmuştur. Bununla birlikte, Hive'deki köle ticareti de uzun yıllar sürmüştür. Hive akıncıları, Rusya'nın ve İran'ın güney bölgelerindeki insanları köleliğe sürmüş ve bu nedenle Rus İmparatorluğu 1873’te Orta Asya’daki köle ticaretinin durdurulması için askeri harekât düzenlemiştir. Bunun sonucunda Hive Hanlığı, Türkistan Genel Hükümeti'ne katılmıştır. 1920'de Hive, Harezm Halk Sovyet Cumhuriyeti'nin başkenti olmuş, 1924'te ise Özbekistan'daki Harezm bölgesinin idari merkezi ilan edilmiştir. 1991 yılında Özbekistan bağımsızlığını kazanmış ve Hive, ülkenin en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir.

19. yüzyılda Hive, Itchan Kala (şehir içi) ve Dishan Kala (dış şehir) olarak ikiye ayrılmıştır. Itchan Kala, tarihi boyunca birkaç kez yıkılan ve yeniden inşa edilen 10 metre yüksekliğindeki kale duvarlarının içerisinde bulunmaktadır. Itchan Kala'nın içinde; din adamları, yüksek memurlar ve zengin tüccarlarla birlikte hanların ikamet ettiği binalar bulunmaktadır. Ichan Kala, yenilenmiş olmasına rağmen orta çağ İslam mimarisinin etkileyici örnekleriyle bozulmadan kalmış ve Hive sanat tarihinin önemli parçalarını korumayı başarmıştır.

Hive Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Itchan Kala yani eski Hive şehri, bir açık hava müzesine benzemektedir. Şehir; etrafa dağılmış elliden fazla tarihi anıtı, kapalı çarşısı ve kervansarayı ile Orta Çağ’da bir Doğu kasabasının nasıl göründüğüne dair harika bir bakış sunmaktadır. Ayrıca Itchan Kala'da, yaklaşık 2.600 kişi yaşadığı için 350'den fazla ev bulunmaktadır. Kalta Minor Minare, genellikle ziyaretçilerin gözüne çarpan ilk detay olmaktadır. Bu güzel turkuaz çini minare; Muhammed Emin Han'ın yönetimi altındaki Hive Hanlığı döneminde, 1851 ve 1855 yılları arasında inşa edilmiştir. Minaredeki muhteşem süslemeler, Hive’deki en iyi ustalardan bazılarının eseridir. Kalta Minor, aslında yarım kalmış bir minaredir ve ustaları minarenin yarım kalacağı belli olunca, yapının tamamlanmış olduğunu hissettirmek istemişlerdir. Bugün Orta Asya'da, Kalta Minör’deki kadar parlak ve renkli süslemelere sahip başka bir minare bulmak mümkün değildir.

Ahşap işçiliğinin muazzam detaylarını oluşturmak, şehrin bir geleneğidir. Bu geleneğin uygulandığı tarihi yapılar ise Hive’nin en belirgin özellikleri arasında yer almaktadır. Bu işlemeler, şehrin hiçbir yerinde Cuma Camii'deki kadar belirgin görünmemektedir. Cuma Cami, Özbek geleneklerini yıkan bir mimari üsluba sahiptir. Çatısını destekleyen 218 ahşap sütunda, tarih boyunca Hive’de bulunan tüm farklı ahşap oymacılığı stilleri sergilenmektedir. 17. yüzyılda inşa edilen Kuhna Ark Kalesi, Itchan Kala'nın kalbidir. Girişin hemen sağında, beyaz ve mavi çini işçiliği ile muhteşem bir şekilde süslenmiş Yaz Cami bulunmaktadır. Caminin yanında darphane, darphanenin yanında ise madeni para ve banknotların sergilendiği bir müze yer almaktadır. Komplekste ayrıca taht odası, harem, hapishane ve çinilerle dekore edilmiş büyük bir kabul salonu yer almaktadır.

Hive'ye Gideceklere Tavsiyeler

Hive’nin sembolü Kalta Minor Minaresi, turistler için en büyük merak konularından biridir. Tüm ziyaretçilere minareye çıkarak Hive manzarasını izleme olanağı sunulmaktadır. Kunha Ark Kalesi, Hive şehrini ikiye ayıran duvarlara sahiptir.

Itchan Kala denilen iç kısım, Kunha Ark Kalesi’nin içerisinde kalmaktadır. UNESCO’nun koruma altına aldığı yapılar, bu bölgede bulunmaktadır.

Kalenin içerisinde yer alan gözetleme kulesi, gün batımı manzarasını izlemek için en popüler seçenekler arasında yer almaktadır. Gün batımından hemen önce açılan kule, güneş battıktan sonra tırmanışa kapatılmaktadır.

Hive’de dolaşırken, küçük sokaklara ve medreselerdeki atölyelerde el işi yapan yerlilere rastlamak mümkündür. El sanatları, Hive’nin uzun süredir devam eden geleneklerinden biri olmuştur. Hive; taş oymacılığı, şapkacılık, deri işçiliği, gemi yapımı ve kürk manto dikimi dahil olmak üzere birçok farklı el sanatıyla gelişmiş bir şehirdir. Şehirdeki birçok zanaatkar, turistleri atölyelerine göz atmaları için içeriye davet etmektedir.

Tosh-Hovli Sarayı, Hive gezisi sırasında mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. İki bölümden oluşan sarayın ilk bölümünde, 1876 yılında Han Muhammed Rakimhan’a verilen at arabası sergilenmektedir ve odaların tamamı çini süslemelerle kaplanmıştır. İkinci bölümde ise “El Sanatları Müzesi” tabelası bulunmaktadır. Geçmişte Han'ın 4 karısı ve 40 cariyesi ile yaşadığı yer burasıdır. Burada öne çıkan, Han'ın güzel ve geleneksel bir şekilde dekore edilmiş odası ve karmaşık bir şekilde boyanmış tavanıdır. Bugün el sanatları müzesi olarak hizmet veren ikinci bölümde ise el sanatları ve geleneksel müzik aletlerinin sergilendiği bölüm olmak üzere iki ayrı oda bulunmaktadır.

Hive'ye Giderken Alınması Gerekenler

  • Yakıcı güneşten etkilenmek istemeyen Hive ziyaretçilerinin; şapka, şal ve hafif uzun kollu kıyafetleri yanlarında taşımaları gerekmektedir.
  • Bunlara ek olarak; güneş kremleri, güneş gözlükleri ve şemsiyeler de tercih edilebilmektedir.
  • Şehri turizm sezonunda ziyaret eden turistlerin fotoğraf makinelerini de yanlarında taşımaları oldukça önemlidir. Hive’deki muhteşem işlemeler, çini boyamalar, mozaik kaplamalar ve tarihi sokaklar, yüksek ayrıntı gücü olan fotoğrafları kesinlikle hak etmektedir. Hive dışında görülemeyecek çok özel yapıları gezi günlüklerine eklemek isteyen turistlerin, telefon kamerasıyla yetinmemesi daha iyi bir seçenek olarak çıkmaktadır.
  • Cami, medrese ve türbe gibi yapıları ziyaret ederken, turistlerin başlarını kapatmaları ve uzun kıyafetler giymeleri beklenmektedir. Bu hem Hive kültürüne hem de İslam dinine saygı için gerekli bir davranıştır.
  • Küçük bir şehir olan Hive’nin sokakları yürüyerek dolaşmaya uygundur. Uzun yürüyüşler yaparak Hive’nin tüm güzelliklerini keşfetmek isteyen turistlerin, hafif sırt çantaları ve sandalet tarzı ayakkabılarla dolaşmaları tavsiye edilmektedir.

Hive Hakkında İlginç Bilgiler

Özbekçe Kheva olarak ismi söylenen Hive’nin keşfedilme hikayesi, dini bir öyküye dayanmaktadır. Efsaneye göre; Nuh'un oğlu Sam, çölü geçerken bir kuyu bulmuş ve buranın kazılmasını emretmiştir. Yakındaki insanlar akın etmiş ve ''khey vakh'' "tatlı su" anlamına gelen, kuyudan su içmişlerdir. Efsaneler, Hiva şehrinin bu şekilde bulunduğunu söylemektedir. Itchan Kala’da yer alan 18. yüzyıldan kalma bir evin avlusunda, orijinal kuyuyu görebilmek mümkündür.

Hive Han’ı, şehrin gücünü sergilemek için Buhara'daki ünlü Kalyan Minaresini geçecek 80 metre uzunluğunda bir minare inşa etmek istemiştir. Ne yazık ki Muhammed Emin Han, inşaat tamamlanmadan önce savaşta öldürülmüş ve Kalta Minör Minare 29 metre boyunda yarım kalmıştır. ''Kalta Minor'' adı aslında ''kısa minare'' anlamına gelmektedir. Minareyi yapan işçiler ve süsleyen ustalar, yarım kalmış izlenimini ortadan kaldırmak için süslemeleri tamamlamıştır.

1900'lerin başında Hive Hanlığı'ndan İsfandiyar Han tarafından inşa edilen İsfandiyar Sarayı, Doğu ve Batı tarzlarının karışımıyla inşa edilmiş çok sayıda boş ve gösterişli odaya ev sahipliği yapmaktadır. Bu yerde dolaşırken; abartılı süslemeler, altın işlemeli tavanlar ve gösterişli avizeler görmek mümkündür. Hive hakkında bilinmeyenler arasında yer alan bu saray, pek çok turist tarafından halen keşfedilmemiştir.

İslam Hoca Minaresi’nin yüksekliği ile ilgili de net bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat kaynaklar, 45 metre ile 57 metre arasında değişen bilgiler vermektedir. Her iki koşulda da İslam Hoca Minaresi, Özbekistan’ın en yüksek minaresidir ve Hive’de bulunmaktadır.

Sevdiklerinizle Paylaşın

Sıkça Sorulan Sorular

Piccadilly Circus nerededir?

Regent Caddesi ile Green Park'a doğru uzanan Piccadilly Caddesi’nin kavşağı olan Piccadilly Circus, İngiltere’nin başkenti Londra’ya bağlı Westminster semtinde yer almaktadır.

Piccadilly Circus’taki en dikkat çekici yapı nedir?

Piccadilly Circus'un ortasında yer alan Shaftesbury Anıt Çeşmesi ve çeşmenin üzerinde yer alan Eros heykeli bu kavşağın en ikonik yapıları olarak nitelendirilmektedir.

Piccadilly Circus ne ile tanınmaktadır?

Piccadilly Circus, günümüzde Londra'nın başlıca alışveriş caddelerinden biri olarak kabul edilmekte ve birçok ünlü mağazaya ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bünyesinde bulunan pek çok pub, kulüp ve bar ile eğlencenin de merkezidir. Bunlara ek olarak dünyanın en popüler müzikallerinden bazılarının sahnelendiği çok sayıda tiyatro da Piccadilly Circus’a oldukça yakındır.

Piccadilly Circus ziyareti için en uygun zaman nedir?

Piccadilly Circus, günün her saati oldukça canlı ve eğlencelidir. Fakat özellikle binaları süsleyen ışıklı reklam tabelalarının net bir şekilde görüldüğü akşam saatlerinde kavşak, büyüleyici bir görünüme sahip olmaktadır.

Piccadilly Circus ismini nereden almıştır?

17. yüzyılın başlarında terzi Robert Baker, saygın kişilerin boyunlarına taktığı “piccadilis” isimli giysileri Piccadilly Hall'dan satın almıştır. Piccadilly Circus ismi ise buradan gelmektedir.

Piccadilly Circus’taki en ünlü yerler nerelerdir?

Piccadilly Circus, alışveriş denince ilk akla gelen yerlerdendir. Kavşakta yer alan en popüler alışveriş mağazaları ise Lilywhites ve Fortnum & Mason’dur. Dünyaca ünlü müzikallerinin sahnelendiği; Prince of Wales, Leicester Square, Her Majesty’s ve Prince Edward tiyatroları ise bölgedeki diğer ünlü cazibe merkezlerindendir.

Piccadilly Circus neden çok önemlidir?

Piccadilly Circus, merkezi konumu ile Londra’nın en ünlü eğlence ve alışveriş mekânlarına ev sahipliği yapmaktadır. 1819 yılında kurulan Piccadilly Circus, günümüzde yerli ve yabancı pek çok turistin gözdesidir.

Piccadilly Circus ne zaman yapılmıştır?

Piccadilly Circus, Kral IV. George tarafından 1819 yılında yaptırılmıştır. Günümüzde Londra’nın en popüler yerleri arasındadır.