Karadağ’ın Eski Başkenti Cetinje Hakkında Bilgiler

Balkanlar’ın en güzel şehirlerinden biri olan Cetinje, Adriyatik Denizi’ne oldukça yakın bir konumda yer almaktadır. Şehir; batısındaki Boka Kotoska Körfezi, güneyindeki Budva Rivierası, doğusundaki Skadar Gölü havzası ile Zeta Bjelopavlici ovası ve kuzeyindeki Niksic ovası ile Bijele Rudine arasında bulunmaktadır. Karadağ’ın en eski kentlerinden biri olan Cetinje, sınırları içerisinde sahip olduğu muhteşem doğa harikaları ile ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır. Karadağ’ın en çok turist alan şehirlerinden biri olan Cetinje, misafirlerine; yapılarından kültürüne tarihinden mutfağına kadar hakkında her şey ile unutulmaz bir tatil imkanı sunmaktadır.

Orta Çağ’dan bu yana bulunduğu bölgedeki en özel şehirlerden biri olan Cetinje, sınırları içerisinde barındırdığı klasik yapılar ile köklü tarihini gözler önüne sermektedir. Ziyaretçilerini kendine hayran bırakan yapılara sahip Cetinje’de görülmesi gereken ilk mekan Karadağ ve kent tarihi ile ilgili bilgileri bünyesinde sergileyen, Kale Kilisesi’dir. Dvorski Meydanı’nda tüm görkemiyle yer alan bu yapı, Crnojevics Manastırı adıyla da bilinmektedir. Bunun yanı sıra Zetski Dom Tiyatrosu, Biljarda Sarayı ve Kral Nicola Müzesi de kentte en çok ilgi gören tarihi yapılardır. Ayrıca, Lovcen Milli Parkı’nda yer alan Ivan Crnojevic Anıtı ile Lovcen Perisi gibi sanat harikalarının da mutlaka görülmesi gerekmektedir.

Cetinje'nin Tarihi

Yaklaşık 12.000 yıllık bir tarihe sahip olan Cetinje, Balkanlar’da yer alan en köklü şehirlerden biridir. Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre, bu köklü tarihe ilişkin kalıntılar, şehrin ilk yerleşim yerlerinden biri olan Koronjina Mağarası’ndan çıkartılmıştır. Bu dönemde burada yaşayan yerliler, bölgeye Gradinas adını vermiştir. İlerleyen çağlarda pek çok medeniyet tarafından ele geçirilen kent, yıllar boyu tüccarların uğrak noktası olmuştur.

Şehrin ilk yöneticisi olan Zeta’nın lordu Ivan Crnojevic tarafından, resmi olarak 1482 yılında Cetinje’nin kuruluşu gerçekleştirilmiştir. Bu sürecin hemen ardından da 1484 senesinde, kentin ilk yapılarından biri olan Crnojevics Manastırı inşa edilmiştir. Daha sonraki yıllarda Venedik ve Osmanlı devletleri tarafından defalarca işgal altında kalan kent, bu süreçler boyunca Petrovic Hanedanlığı’nın adeta bir kalesi olmuştur. 1852-1853 yıllarında gerçekleşen Karadağ-Osmanlı Savaşı’nda Ömer Paşa’nın komutasındaki ordu tarafından ele geçirilen Cetinje, kısa bir süre sonra tekrardan Karadağ egemenliği altına girmiştir.

19. yüzyıla gelindiğinde Cetinje’de büyük bir kentleşme atılımı gerçekleştirilmiştir. Bu dönemin ardından Avrupalı mimarların etkisiyle şekillenmeye başlayan kent; Neo- Romanesk, Neo- Barok, Art Nouveau ve Kübist anlayışlar çerçevesinde tasarlanarak, bugünkü şahane yapısına kavuşturulmuştur. Özellikle bu dönem içerisinde sanat tarihine de büyük miraslar bırakılan Cetinje’de, bu anlayışlardan yola çıkarak inşa edilmiş bir bina olan Kral Nicola Müzesi, mutlaka görülmesi gereken bir yapı olarak durmaktadır.

Cetinje Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Balkanlar’da, adeta bir inci gibi parlayan Cetinje, unutulmaz bir deneyim yaşamak isteyenlerin mutlaka görmesi gereken bir kenttir. Adriyatik Denizi’ne uzanan Cetinje’nin en belirgin özellikleri şüphesiz kentin doğal alanlarıdır. Birbirinden harika manzaralar sunan Boka Kotoska Körfezi, Budva Rivierası, Skadar Gölü Havzası, Zeta Bjelopavlici ve Niksic ovaları; şehre giden ziyaretçilerin görmeye can attığı bölgelerdir. Yemyeşil sokakları, sadece 12 kilometre uzağındaki Adriyatik Denizi, çevresinde bulunan ormanlık alanları ve daha pek çok eşsiz özelliğiyle dikkat çeken Cetinje, gezginler tarafından oldukça merak edilmektedir.

Orta Çağ’dan bugüne dek Balkanlar’ın en eski bölgelerinden biri olan Cetinje, sınırları içerisinde yer alan sanat harikaları ile de ziyaretçilerini şaşırtmaktadır. Özellikle 19. yüzyılda itibaren yapımı tamamlanan eşsiz mekanlarıyla büyüleyen kent; Biljarda Sarayı, Kral Nicola Müzesi ve Zetski Dom Tiyatrosu’yla adını duyurmayı başarmıştır.

Cetinje, 19. yüzyıldaki kentleşme hareketinin ardından bugünkü görünümüne kavuşsa da geçmişte inşa edilen yapılarıyla da dikkat çekmektedir. 1482 yılında resmen kurulan kentte, bu tarihten hemen iki sene sonra inşa edilen Crnojevics Manastırı, adeta bir sembol haline gelmiştir. Ivan Crnojevic tarafından yaptırılan manastır, 17. yüzyılda Venedikliler tarafından yerle bir edilmiştir. Bir harabe olarak kalan bu tarihi eser, 1701 yılında yeniden inşa edilmiştir. İlerleyen zamanda restore edilmiş ve 1927 yılının ardından Kale Kilisesi olarak anılmaya başlanmıştır.

Cetinje'ye Gideceklere Tavsiyeler

Cetinje’nin muhteşem doğasını ve eşsiz yapılarını görmek adına ziyarette bulunanların uğradıkları ilk durak Lovcen Ulusal Parkı’dır. Ülkeye verilen Karadağ adının ilham kaynağı olan Lovcen Dağı’nın eteklerine kurulan bu ulusal park, ziyaretçilere derin bir nefes alma imkanı sağlaması sebebiyle yoğun ilgi görmektedir.

Cetinje gezginlerinin uğrak noktalarından biri de Kral Nicola Müzesi’dir. Hem ülkenin hem de Cetinje'nin tarihiyle alakalı pek çok eseri sergileyen bu müze, bir dönem Sırbistan Elçiliği olarak da kullanılmıştır. Ayrıca,çok zengin bir tarihe sahip olan kentte; Karadağ Ulusal Müzesi ve Biljarda Saray Müzesi de sergilediği birbirinden özel eserler ile Cetinje’de ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasında yerlerini almışlardır. Müzelerin yanı sıra misafirlere tavsiye edilecek bir diğer yer Crnojevics Manastırı’dır. Kentin sembolü olan bu dini yapı, şehirde bulunan gezginleri ihtişamlı görüntüsüyle kendine hayran bırakmaktadır.

Cetinje’ye Giderken Alınması Gerekenler

Yazları sıcak ve kurak olan Cetinje’de, kış mevsiminde yağmurlu ve soğuk bir hava misafirleri beklemektedir. Yılın her zamanı görülmeye değer bir şehir olan Cetinje’ye gidecek olan gezginlerin, valizlerini hazırlarken göz önünde bulundurmaları gereken en önemli şey, Cetinje’nin mevsimsel koşullarıdır.

• Cetinje’yi yağmurlu ve soğuk olan kış aylarında ziyaret planlayanlara, yanlarında bu hava koşullarına uygun olacak kıyafetleri getirmeleri tavsiye edilmektedir. 
• Bu dönem içerisinde dikkat edilmesi gereken durumların başında, yağmurdan korunmak adına şemsiye gibi ekipmanların seyahat çantasında bulundurulması gelmektedir. 
• Ayrıca çok kalın olmayan bir mont ve yağmurlu günlerde rahat bir gezi yapabilmek adına su geçirmez ayakkabılar da bavullarda mutlaka yer almalıdır.
• Cetinje’nin yaz dönemini seçen misafirler, kendilerini Adriyatik Denizi’nin masmavi sularına atmaktadır. Yaz ayları arasında Cetinje’ye gidecek olan gezginlere, plaj malzemelerini seyahat çantalarına koymaları tavsiye edilmektedir. 
• Buna ek olarak güneşin yakıcı etkisinden etkilenmemek adına da şapka ve güneş gözlüğünün yanında koruyucu kremler de seyahat çantasında mutlaka bulunmalıdır.

Cetinje Hakkında İlginç Bilgiler

Karadağ’ın en köklü kentlerinden biri olan Cetinje, 1482 senesinde resmen kurulmuştur. Kuruluşundan sonraki süreçte Petrovic Hanedanlığı’nın kalesi olan kent, 19. yüzyılın başlarından 1878 yılına dek Karadağ’ın başkenti olmuştur.

Hakkında bilinmeyenler ile dikkat çeken Cetinje, Karadağ isminin ilham kaynağı olan Lovcen Dağı’na çok yakın bir mesafede bulunmaktadır. Karadağ’ın adeta bir gurur sembolü olan bu dağ, Stefan Milutin’in 1276 yılında kaleme aldığı Crna Gora yani Kara Dağ adlı tüzüğünün yayınlanmasının ardından ülkenin isminin belirlenmesinde rol oynamıştır.

Doğanın içerisine kurulmuş olan Cetinje, yakınlarında yer alan birbirinden muhteşem bölgeler ile dikkat çekmektedir. Şehre giden ziyaretçilerin çoğu, sokakların Adriyatik Denizi’ne çıkmasından dolayı, kente oldukça yakın konumlarda bulunan diğer doğal güzelliklerden bir haber olmaktadır. Fakat Cetinje’nin; batısında Boka Kotoska Körfezi, güneyinde Budva Rivierası, doğusunda Skadar Gölü Havzası ile Zeta Bjelopavlici Ovası, kuzeyindeyse Niksic Ovası ve Bijele Rudine bulunmaktadır.