İstria Yarımadası’nın İncisi Pula Hakkında Bilgiler

Hırvatistan’ın en büyük şehirlerinden biri olan Pula, İstriya Yarımadası’nın güneyinde yer almaktadır. Adriyatik Denizi’nin kıyısında uzan kent, iç ısıtan iklimi ve doğal güzellikleri ile her yıl on binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Pula, Antik Roma’dan bu yana İstriya bölgesinin idari merkezi konumundadır. Dolayısıyla oldukça köklü bir tarihe ve zengin bir kültüre sahip olan kent hakkındaki her şeyle turistleri kendine çekmektedir. Kentin tarih kokan mimarisi yalnızca ihtişamıyla büyülemekle kalmayıp adeta yıllara meydan okumaktadır. Pula ile ilgili bilgilere bakıldığında kentteki tarihi yapıların çoğunun Roma İmparatorluğu döneminde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Pula Arena, Herkül Kapısı, Sergii Kemeri gibi birçok Roma yapısı; tarih kokan sokaklarda geçmişin izlerini günümüze yansıtmaktadır. Tüm bu özellikleri sayesinde Pula, keyifli bir tatil için adres arayışında olanlara göz kırpmaktadır.

Pula, İstria Yarımadası’nın en çok tercih edilen tatil beldesi ve incisidir. Güzel yemekleri ve iyi şaraplarıyla misafirleri mest eden şehir, Roma İmparatorluğu zamanından kalma mimarisiyle de göz doldurmaktadır.

Pula'nın Tarihi

Pula bulunduğu coğrafi ortam nedeniyle kuruluşundan itibaren birçok etnik kökene ev sahipliği yapmıştır. Kültürel zenginliğinin kaynaklarından biri de budur. Şehirde birçok kültürün dokunuşunu hissetmek mümkündür. Bölge, MÖ 177’de Romalılar tarafından fethedilmiştir. Bu sebeple şehrin sanat tarihinde Roma esintileri oldukça fazladır. Roma ordusu bölgede kıyı kontrollerini yapmıştır. Liman ve ticaret merkezi olarak kullanılan bölge, günümüzde Roma mimarisinden detaylar sunmaktadır.

6. yüzyılda Slavlar tarafından işgal edilen Pula, 1150’de Venedik Cumhuriyeti’ne bağlanmıştır. 1797’de Avusturya’ya katılan şehir 1848 sonrası Avusturya-Macaristan donanma limanı ve cephaneliği haline gelmiştir. Bu süreçte deniz limanı ve tersanecilikte oldukça gelişmiştir. 1920’de İtalya’nın ele geçirdiği Pula, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Hırvatistan’a katılmıştır.

Pula’nın nüfusunun büyük bir kısmını Hırvatlar oluşturmaktadır. İtalyanlar, Boşnaklar, Sırplar ve Slovenler gibi azınlıklar da kentte yaşamını sürdürmektedir. Görüldüğü gibi yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Pula, günümüzde barındırdığı azınlıklarla tam bir hoşgörü şehridir.

Pula Denildiğinde İlk AklaGelenler

Pula ılıman iklimi, doğası ve korunan mimarisiyle turizm için biçilmiş kaftandır. Temiz ve göz alıcı koyları, iyi şarapları, etnik olarak zengin kültüre sahip olması insanları kendine çekmektedir. Akdeniz mutfağının esintilerini taşıyan yemek çeşitleri de ziyaretçilerin odak noktası olmuştur. Dünyanın en büyük Roma amfi tiyatrolarından Pula Arena, şehrin her yerinden görünerek göz kırpmaktadır. Beyaz yer mantarı ve zeytinyağıyla oldukça ünlü olan Pula’da mutlaka yerel lezzetler keşfe çıkılmalıdır. Ayrıca şehirdeki şarap atölyelerinde tadım yapmak da keyifli bir aktivite olmaktadır.

Pula'ya Gideceklere Tavsiyeler

Pula tarihi yapılardan milli parklara kadar çok fazla görülecek yer barındırmaktadır. Özellikle şehirde bulunan Pula Arena, en büyük altı Roma amfi tiyatrolarından biridir. MS 1. yüzyıl başında küçük bir yapı olarak inşa edilen amfi tiyatro, MS 79’da Roma İmparatoru Vespasian döneminde genişletilmiştir. MS 5. yüzyıla kadar kullanılan yapı; gladyatör dövüşleri, deniz savaşları ve av gösterilerine ev sahipliği yapmıştır. Görkemli yapısıyla mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Günümüzde ise Pula Arena; konser, tiyatro, açık hava sinemaları gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçilerin bu mekanı mutlaka keşfetmeleri gerekmektedir.

Pula’da dikkat çeken surlar ve kapılar bulunmaktadır. Roma döneminde şehre bu kapılardan girildiği ve 10 adet kapı olduğu söylenmektedir. Tarih boyunca yaşanan savaşlar sonucunda çoğu yıkılmıştır. Günümüze ulaşan kapılar Herkül Kapısı ve İkiz Kapılar olarak adlandırılmıştır. Sergii Kemeri de Pula’nın en değerli anıtlarından biridir ve Altın Kapı olarak da bilinmektedir. Sergii ailesi üyelerini onurlandırmak amacıyla yapılmıştır.

Pula Katedrali MS 5. yüzyılda inşa edilmiştir. Altında Hristiyan azizlerin kemiklerini içeren 5 farklı mezarıyla ünlenmiştir. Pula gezisi sırasında tüm bu mekanları gezmek, şehirde yapılabilecek en iyi aktiviteler arasındadır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Pula sokaklarının altına inşa edilen Zerostrasse bir barınak olarak kullanılmıştır. Pula şehrinin neredeyse tamamına uzanan bu yeraltı mekanı ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkaracaktır. Günümüzde sergiler ve konserler için kullanılan yeraltı sığınağının görülmesi gerekmektedir.

Pula son zamanlarda yapmış olduğu ışık gösterileriyle adını duyurmaktadır. Şehirde Visualia Festivali olarak bilinen bu görsel şölen mutlaka deneyimlenmelidir. Pula’da şarap yapma geleneğini görmek isteyenler ise atölyelere giderek tadım yapabilmektedir. Yerel malvasia üzümlerinden yapılan bu ürünler mutlaka denenmelidir. Ayrıca Pula yerel mutfağı da keşfedilmelidir. İtalya, Yunanistan, Fransa ve Hırvatistan’dan karma izler taşıyan bu şahane mutfak, deniz mahsullerine yakınlığıyla bilinmektedir.

Pula'ya Giderken Alınması Gerekenler

Pula şehrine giderken ziyaretçilerin yanlarında mutlaka fotoğraf makinesi olmalıdır. Mimari eserlerle dolu bir şehri anılara kaydetmek gereklidir. Gezilip görülecek yerlerin çokluğu sebebiyle rahat yürüyüş ayakkabılarına sahip olmak da ziyaretçilerin işini kolaylaştıracaktır. Ziyaretçilerin çantalarında bulunduracakları bir mayo sayesinde Pula’nın berrak ve temiz denizinde serinlemek mümkün olmaktadır.

Pula Hakkında İlginç Bilgiler

Pula şehrinin adı Yunan mitolojisindeki Argonotların hikayesinden gelmektedir. Jason ve Medea’nın mitolojideki hikayesinde Jason altın post denilen zenginlik ve iktidarı temsil eden eşyayı ele geçirerek kaçar. Colchis peşlerindedir fakat yetenekli denizci Jason’ı yakalayamaz. Altın postu geri almadan dönmeye cesaret edemedikleri için Sığınaklar Şehri anlamına gelen Polai dedikleri bu bölgeye yerleşirler. Pula efsaneye göre hem bir sığınak hem de bir sürgün şehri olmuştur. Antik Çağ coğrafyacısı Strabo Pula, şehrin bu efsaneye göre üç bin yıl önce kurulduğunu söylemiştir. Dante ise ünlü eseri İlahi Komedya’da Pula’dan mozaikler ve mermerlerle süslenmiş evlerden oluşan şehir olarak bahsetmiştir.