Tarih Boyunca Büyük Önem Arz Eden Graz Hakkında Bilgiler

 Avusturya’nın en büyük ikinci şehri olan Graz, birçok doğal ve beşeri güzelliğe sahip olmasıyla bilinmektedir. Graz, tahribattan en iyi korunmuş Avrupa şehirlerinin başında gelmektedir. Graz’da dikkat çeken ilk detay sokaklarında İtalyan cazibesinin görülmesidir. İtalyan Rönesans mimarisi Graz meydanlarını da süslemiş durumdadır. Şehirde yer alan saraylar, kiliseler ve katedraller görülmeye değer yapıların başında gelmektedir. Bunun yanında şehir meydanında yer alan birçok yapı, gerek mimari özellikleriyle gerekse ihtişamıyla turistleri kendisine hayran bırakmaktadır. Graz'ın dışarıdan görünümü, genişleme zamanları kadar zorluk ve durgunluk zamanlarını da içeren tarihini keşfetmek için sayısız olasılık sunmaktadır. Şehrin bu denli gelişmesine olanak veren imkânlardan biri de dağlarla çevrili bir vadideki coğrafi konumudur. Mur Nehri üzerine kurulan bu güzel Avusturya şehri, turistlerin ülke ziyaretinde kesinlikle pas geçmediği noktalardandır.

Graz ile ilgili bilgiler dikkate alındığında şehirde turistlere hitap edecek birçok yapının bulunduğu görülmektedir. Özellikle Graz Hauptplatz’ın heykelleri, kırmızı ve pastel renkli binaları oldukça ilgi çekici güzellikler arasında yer almaktadır. Şehir meydanında bulunan mimari yapılar, turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Bunun yanında Steiermark bölge parlamentosunun toplandığı Landhaus Avlusu da farklı ve görülmeye değer yapılardan biri olarak dikkat çekmektedir.

Tarihi ve mimari yapıları ile öne çıkan Graz’ın yemek kültürü de oldukça gelişmiştir. Graz’ın devasa mimari yapılarının yanında şehir mutfağı hakkında her şey turistlerin ilgisini çekmektedir. Şehirde daha çok et yemekleri tüketilmektedir. Lezzet bakımından Akdeniz mutfağına biraz daha yakın olan Graz’ın yemekleri kadar tatlıları da oldukça meşhurdur. Şehir çikolata seven misafirler için adeta bir cennettir. Graz'ın 2008 yılında "Mutfak Lezzetleri Şehri" ilan edilmesi yemeklerinin güzelliğini kanıtlar niteliktedir.

Graz'ın Tarihi

Graz’ın tarih sahnesinde adının ilk duyulması 1128–1129 yıllarına dayanmaktadır. 1240 yılından sonra Graz şehir unvanını almış ve Orta Çağ boyunca Steiermark'ın merkezi olarak hizmet vermiştir. Şehir, 1379 yılından sonra Leopoldine Habsburg'ların ikametgâhı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu yüzden şehrin kuruluşunun 1240 yılı olarak kabul edildiği bilinmektedir. Şehir ayrıca 1481 yılında Macarlar tarafından, 1529 ve 1532’de ise Türkler tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatmaların başarısız olmasından sonra 1530 yılında şehirde Protestanlık kurulmuştur. İç Avusturya Arşidükü Karl'ın baskıcı önlemleri Protestanlığın yayılmasına engel olamamıştır.

Şehir Orta Çağ'ın sonlarında bir prens ikametgâhı olarak kullanılmıştır. 1759 yılına kadar Steiermark, Karintiya, Slovenya, Gorizia ve Trieste'deki Adriyatik'e kadar uzanan İç Avusturya'nın idari başkenti olarak hizmet vermiştir. 1797 ve 1805 yıllarında ise Fransız General Napolyon’a karşı yapılan savaşlar sırasında Graz şehri büyük yaralar almıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda bir ticaret merkezi haline gelen Graz, 19. yüzyılda daha da hızla gelişmiş ve 1850’lerin sonunda önemli bir kilit şehir haline gelmiştir. Graz, kültürel özelliklerinin yanında köklü sanat tarihi açısından da dünyada ilgi çekmeyi başarmaktadır. Bu sebepten 1999 yılında UNESCO tarafından “Tarihi Şehir Merkezi” ilan edilmiş ve 2003’te “Avrupa Kültür Başkenti” olmuştur.

Graz Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Graz’ın en belirgin özellikleri arasında hiç şüphesiz görülmeye değer mimari yapıları yer almaktadır. 

Şehrin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması ilk akla gelenlerdendir. Ayrıca Rönesans, Gotik ve Barok mimarisinin karışımı olan Graz'a “Orta Avrupa'nın en iyi korunmuş şehir merkezi” unvanı verilmiştir. 

Şehirde sıradan bir binada bile duvara bağlı heykelcikler ve freskler görebilmek mümkündür. Çatılardan ve balkonlardan kaldırımları çevreleyen eski yapılar şehre oldukça tarihi bir hava katmaktadır. Bunun yanında eski duvar resimleriyle boyanmış şehir evlerinden romantik avlulara, açık Barok meydanlara ve dolambaçlı Arnavut kaldırımlı sokaklara varan güzellikleriyle şehir ziyaret edenleri kendisine hayran bırakmaktadır.

Şehirde ilk akla gelenlerden biri de Aufsteirern adlı festivaldir. Şehir merkezinde düzenlenen ve oldukça renkli görüntülere sahne olan bu festival hem yerli halkın hem de turistlerin beğenisini kazanmış durumdadır. Çeşitli peynir, dondurma ve içeceklerin ikram edildiği bu festival oldukça ilgi çekicidir. Şehrin mimari ve tarihi güzelliklerinin yanında festivalleri ve yerel lezzetleri de ilk akla gelenler arasında çoktan yerini almış durumdadır.

Graz şehrini ziyaret eden turistlerin bölgeden satın alabilecekleri birçok hediyelik eşya bulunmaktadır. Hediyelik dendiğinde akla ilk gelenler ise geleneksel Avusturya kıyafetleri, mücevher ve ilginç aksesuarlardır. Şehre özgü dekoratif aksesuarlar da turistler tarafından bolca tercih edilmekte ve ev dekorasyonu için sıkça kullanılmaktadır. 

Graz'a Gideceklere Tavsiyeler

Graz, turistik anlamda misafirlerini doyuran güzelliklere sahip bir şehirdir. Herrengasse ve bitişiğindeki meydan Graz Hauptplatz, şehrin tam kalbinde yer almaktadır. Özellikle şehrin ana meydanı Herrengasse mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Herrengasse’de yer alan modern mağazalar ve barlar turistlerin keyifli vakit geçirebilecekleri yerlerdendir. Herrengasse aynı zamanda saraylarla, büyük meydanlara giden geçitlerle ve korunmuş tarihi binalarla çevrilidir. Bu cadde üzerinde bir de tarihi yürüyüş yolu bulunmaktadır. 

Şehirde mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi de Graz Kent Meydanı’dır. Meydanda bulunan Avusturya Arşidükü Johann'ın heykeli, şehir için oldukça anlam ve öneme sahiptir. Harika mimari yapılardan biri olan Glockenspiel Saat Kulesi de ilgi çekici yapıların başında gelmektedir. Glockenspiel’in saat 11.00, 15.00 ve 18.00'de oluşturduğu atmosfer ise mutlaka tecrübe edilmesi gerekenler arasındadır.

Şehirde denenebilecek birbirinden güzel lezzetler de bulunmaktadır. Haşlanmış dana eti ile hazırlanan Tafelspitz denemeye değer lezzetlerden biridir. Tadı Türk mutfağından mücveri andıran Kartoffelpuffer de çeşitli soslarıyla turistlerin beğenisini kazanmaktadır. Yemek üzerine yenecek Sacher Torte adlı çikolatalı pasta, turistlerin günü noktalaması için harika bir tercih olacaktır.

Graz'a Giderken Alınması Gerekenler

Graz’ın tarihi sokaklarının tadını doyasıya çıkarmak isteyen turistlerin yanlarında bulundurması gereken en önemli şey yürüyüş ayakkabılarıdır. Mimari ve tarihi güzellikleri bitmek bilmeyen Graz’ı uzun uzadıya gezmek turistlerin vazgeçilmezleri arasındadır. Bu uzun yürüyüşleri bir nebze de olsa rahatlatabilmek için turistlerin yanlarında getirecekleri ve yürüyüş esnasında kullanacakları ayakkabılar onları bir nebze de olsa rahat ettirecektir. Bunun yanında turistlerin yanlarında tekrardan kullanılabilir şişelerde su bulundurması da önemlidir. Müze, katedral ve kilise ziyaretlerinde su satın alabilecek bir yer olmaması sebebiyle yeniden kullanılabilir şişeler turistler için önemli hale gelmektedir.

Graz’ı ziyaret eden turistler için verilebilecek bir diğer tavsiye yanlarında polar bulundurmalarıdır. Şehir havası mevsim ne olursa olsun akşamları bir hayli serin olabilmektedir. Graz’ın gecesi de en az gündüzü kadar güzel olduğundan dolayı şehri hava karardıktan sonra da keşfetmek isteyen turistlerin dışarı çıkmadan önce yanlarına mutlaka bir polar almaları önerilmektedir. 

Graz Hakkında İlginç Bilgiler

Graz, tarih boyunca gerek coğrafi konumu gerekse farklı özellikleri sebebiyle sürekli önem arz eden bir şehir olmuştur. Şehrin 9. yüzyıldan beri var olmasının doğal bir sonucu olarak Graz hakkında bilinmeyenler de bir hayli fazladır. Avusturya’nın başkenti Viyana’dır. 

Graz da Avusturya içerisinde yer almasına rağmen Steiermark'ın başkenti olarak kabul edilmektedir. Şehir hakkında bir diğer bilgi Graz ile ilgili en eski referansın 1128 yılına ait olduğudur. Ayrıca Roma İmparatorluğu, Graz'ı güneydoğudaki düşmanlara karşı savunmak için bir kale olarak kullanmıştır. Modern Graz şehrindeki en eski yerleşimin Bakır Çağı'na kadar uzanmakta olduğu tahmin edilmektedir. Ancak Ortaçağ'dan önce bir yerleşimin tarihsel bir sürekliliği yoktur.

Graz ismi adını şehre hâkim olan yaklaşık 470 metre yüksekliğindeki bir kayalık üzerinde bulunan “Kale Tepesi”nden almıştır. Graz adı "Küçük Kale" anlamına gelmekte olan Slavca “Gradec”den türetilmiştir.

Graz, 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş ve 2008’te “Mutfak Lezzetleri Şehri “ilan edilmiştir. 1999 yılında ise şehrin tarihi merkezi UNESCO Dünya Mirası Alanları listesine eklenmiştir. Ayrıca Graz şehri, 1952 - 1969 yılları arasında Viyana Senfoni Orkestrası'nın viyolonsel kadrosunda görev alan Avusturyalı şef Nikolaus Harnoncourt'un da memleketidir.