2024 Gezilip Görülmesi Gereken Kültürel Yerleri

Heraklea Lynkestis antik kenti, Makedonya’nın Bitola bölgesinde ve Baba Dağının eteklerinde konumlanan bir antik kenttir. Şehrin kuruluşu, M.Ö. dönemlere uzanmaktadır ve birçok kez el değiştirmiştir. En parlak dönemini Roma hükümdarlığında yaşayan antik kentte birçok tarihi eser bulunmaktadır.

İshak Çelebi Camii, adını kurucusu olan İshak Çelebi’den almıştır. 1506 yılında inşa edilen bu camii, Makedonya’nın Manastır kentinde yer almaktadır. 50 metrelik minaresi ile bölgenin en büyük camiidir. Günümüzde hala aktif olarak hizmet vermektedir.

Yeni Cami Makedonya’nın Bitola bölgesinde yer alır ve 500 yıla yakın bir geçmişe sahiptir. Kadı Mahmut Efendi tarafından, 1558-1559 yılları arasında inşa edilmiştir. Uzun geçmişinin yanı sıra bünyesinde bulundurduğu sanatsal birikim, bölgeye gelen ziyaretçilerin ilgilerini çekmek için gereken şartları sağlamaktadır.

Şirok Sokak, Makedonya’nın Bitola kentinin en ünlü ve yoğun caddesidir. İçerisinde birçok önemli tarihi yapıyı ve halkın ihtiyaçlarına yönelik işletmeleri barındırır. Tarihteki varlığı boyunca estetik güzelliği ile birçok ziyaretçinin dikkatini çekmiştir ve günümüzde de çekmeye devam etmektedir.

Romeo & Juliet’in evi, İtalya’nın Verona şehrinde bulunan iki ayrı orta çağ yapısıdır. Shakespeare’in ünlü Romeo ve Juliet’inin yaşadığı yer olarak bilinmektedir. Juliet’in Evi bugün ziyarete açıktır. Ancak Romeo’nun Evi yaşam alanı olarak kullanıldığından sadece dışarıdan görülebilmektedir.

Verona Arena, İtalya’nın en bilinen turistik yerlerin başında gelmektedir. Alan, Roma döneminde gladyatör dövüşleri, spor etkinlikleri, 18. yüzyılın ortalarına kadar, mızrak dövüşü ve turnuvaların yapıldığı yerdir. Bugün de geçmişte olduğu gibi muhteşem etkinlikler için kullanılmaktadır. Pink Floyd, Alicia Keys, Muse gibi birçok ünlü isim bu büyüleyici arenada hayranları ile buluşmaktadır.

Verona Katedrali, İtalya’nın en ünlü yerlerinden biri olarak 1117 yılında inşa edilmiştir. Verona Piskoposluğunun merkezi olan katedral, bugün mimarisi ile ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır. Gotik, Romanesk ve Orta çağ mimarisinin en güzel örneklerinden biri olmasıyla mutlaka görülmesi tavsiye edilen yerler arasındadır.

İtalya’nın Verona şehrindeki Bra Meydanı, birçok tarihi bina, mükemmel restoran ve sokak kafeleri ile günün her saati aktif bir yerdir. Alan, Avrupa’nın en büyük meydanlarından biri olması ve çevresindeki cazibe merkezleri ile bilinmektedir. Bu sebeple ziyaretçilerin bu meydanda zaman geçirmesi, güzel ve tarihi atmosferinin tadını çıkarması önerilmektedir.

1580 yılında inşa edilen saray kompleksi Palazzo della Pilotta, bünyesinde pek çok ünlü yapıyı barındırmaktadır. İçerisinde tiyatro, galeri gibi pek çok yapı yer almaktadır. Muhteşem mimarisi ile herkesi  kendisine hayran bırakan bu cazibe merkezi, günümüzde Parma gezilerinin vazgeçilmez adreslerindendir.

Governor’s Palace hem Neoklasik hem de Barok mimarinin birleştiği önemli bir eserdir. Parma’da yer alan Governor’s Palace kulesi ile de bilinmektedir. Bu kulede yer alan heykel ve çizimler de Governor’s Palace’ı etkileyici bir hale getirmektedir. Yapı özenle planlanmış peyzaj tasarımı ile bütünleşmektedir.

Teatro Farnese 1618 yılında yapımına başlanmış bir tiyatro yapısıdır. Palazzo della Pilotta yapısının birinci katında yer almaktadır. İçerisinde iki anıtsal giriş bulunan önemli bir tiyatro olmasıyla öne çıkmaktadır. Mobil sahne sistemi ile bilinen bu mekân düzenlenen tiyatro gösterileri ilgi çekmektedir.

Girona Katedrali, İspanya’da yer alan ünlü bir tarihi yapıdır. 5. yüzyıldan kalma bir forum üzerine inşa edilen katedral, dünyanın en geniş Gotik nefine sahiptir. Pek çok tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır. Muhteşem bir müzeyi de bünyesinde barındıran katedral, eşsiz mimarisi ile görenleri kendine hayran bırakmaktadır.

Freddy Mercury Heykeli, 1996 yılında yapılmış bronz bir anıt yapıdır. Taş bir kaide üzerinde yer alan bronz heykel pek çok kişi tarafından sarı çiçekler ile donatılmaktadır. Elinde mikrofon standı tutan Freddy Mercury Heykeli şık bir görüntüye sahip ve göle bakar konumuyla ziyaretçi çekmektedir.

Chillon Kalesi ortalama 800 yıl varlığını sürdüren önemli bir savunma yapısıdır. Aynı zamanda ticareti de destekleyen kale önemli bir geçiş alanı haline gelmiştir. Chillon Kalesi herhangi bir tahribata maruz kalmamış olması nedeni ile bugüne kadar sağlam biçiminde gelebilmiş nadir yapılardandır.

Freddie Mercury Müzesi 2013 yılında açılmış bir müzedir. Mekân içerisinde 1978 ve 1995 yılları arasında Queen grubunun anıları ve birtakım eşyaları yer almaktadır. Buradaki stüdyo bile aynı kalmış ve dönemin atmosferi yansıtılmıştır. Girişi ücretsiz olan Freddie Mercury Müzesi yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görmektedir.

Montrö Casinosu 1881 yılında kurulmuş İsviçre’de yer alan bir eğlence mekanıdır. İçerisinde slot makineleri ve oyun masaları yer alırken bunlara restoran, bar ve yüzme havuzu da eşlik etmektedir. Eğlence kompleksi olarak da anılan Montrö Casinosu her gün açıktır.

Tulum Kalıntıları, birçok yüzyılı kapsayan bir yaşam alanıdır. Özellikle 1200 ve 1350 yılları arasında görkemli bir yaşam tarzını göstermektedir. Ticaret açısından önemli bir yer olması nedeni ile farklı bölgelerden kalıntıları da bünyesinde barındırmaktadır.Geçmişe dair izleri ile Tulum Kalıntıları yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

Muyil Antik Kenti oldukça eski bir tarihe uzanmakta olup milattan öncelerde yerleşime sahiptir. İspanyol işgaline kadar yaşamın devam ettiği bir yer olmuştur. Bu eski yerleşim yeri içerisinde evlerin ve kamusal yapıların kalıntısı bulunmaktadır. Ancak özellikle kule burada en dikkat çeken yapılar arasındadır.

Dört Yunus Çeşmesi 1667 yılında Jean Claude Rambot tarafından tasarlanmış bir yapıdır. İnşasında Saint Baume taşı kullanılmış bu çeşme Barok sanatının en iyi bir örneği olarak öne çıkmaktadır. Bugün hala kullanılan çeşmede 4 adet yunus yer almakta ve su, bu yunusların ağzından çıkarak havuza akmaktadır.

Saint Sauveur Katedrali bir tapınaktan kiliseye döndüğü düşünülen bir yapıdır. Aynı zamanda forumda yer aldığı düşünülmekte olup Roma döneminden bir parçaya da sahiptir. Sırasıyla Romanesk ve Gotik mimarinin etkisi görülen Saint Sauveur Katedrali haftanın her günü ziyaretçilere açık bir yapıdır.