2024 Gezilip Görülmesi Gereken Kültürel Yerleri

Torre del Oro, 1220 ve 1760 yılları arasında Sevilla şehrini korumak amacıyla yapılmış, gözetleme kulesidir. Zaman içerisinde, şapel ve hapishane gibi pek çok amaçla kullanılmıştır. 1931 yılında ulusal anıt ilan edilmesiyle birlikte deniz müzesine dönüştürülmüştür. Müzede, Sevilla deniz tarihini anlatan koleksiyonlar ve sergiler bulunmaktadır.

Kentin en büyük yeşil alanının ortasında yer alan tarihi yapı, büyük ustaların başyapıtları sayesinde ziyaretçilere büyüleyici bir tur imkânı sağlamaktadır. Museum of Fine Arts Bilbao, muhteşem tarihi antika yapılarıyla her dönem ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir.

Estadio Ramon Sanchez Pizjuan, 1980 yılında Manuel Munoz tarafından inşa edilmiştir. Büyüklüğü ile önem taşıyan bir stadyumdur. Tam olarak 45.500 kişilik bir kapasiteye sahiptir. Şehrin takımı olan Sevilla FC takımının ana stadyumudur. Manuel Munoz tarafından inşa edilmiştir pek çok önemli kupa maçına ev sahipliği yapmıştır.

Benito Villamarin, 1929 yılında açılan stadyumdur. Real Betis takımının ana stadyumudur. Stadyum, 60 bin kişilik kapasitesi ile İspanya’nın en büyük yedinci stadyumudur. Birçok önemli dünya maçına ev sahipliği yapmıştır. Stadyumda gerçekleşen turlar sayesinde, ziyaretçiler Real Betis takımı hakkında bilgi edinmektedir.

Plaça Major, İspanya’nın Mayorka adasında yer almaktadır. Meydan, 1823 yılına kadar Engizisyon tarafından kullanılmıştır. Engizisyonun yıkılmasıyla birlikte boş kalan meydan, yaklaşık on yıl sonra restore edilmiş ve bu çalışmalar 20. yüzyıla kadar devam etmiştir. Meydanda; restoran, sanat galerileri, kafeler ve pasajlar bulunmaktadır. Ayrıca kapalı otopark hizmeti de sağlanmaktadır.

Bellver Kalesi, Mayorka adasında yer almaktadır. Dairesel bir şekle sahip olan kale, panoramik manzarasıyla turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Gotik bir özellik taşıyan Bellver Kalesi Mayorka’nın sembolü haline gelmiştir.

Granada seyahatlerinde bulunması gereken gerek sahip olduğu görsel şölen gerekse bozulmaya uğramamış tarihi dokusu ile Mirador San Nicolas, turistlerin gözde uğrak noktalarından birisi olarak görülmektedir. Bölge içerisindeki sosyal etkinlikler müzik şölenleri ve otantik restoranları ile misafirlerine unutulmaz anlar yaşatmaktadır.

Kraliyet Emri ile inşasına başlanan şapel, dönemin en önemli Katolik hükümdarlarının mezarlarına ev sahipliği yapmasıyla ünlenmiştir. Granada Kraliyet Şapeli, tüm dünya tarafından bilinen ve ziyaret edilen bir eser olarak görülmektedir.

El Hamra’nın temelini oluşturan üç saraya verilen ad Nasrid Palaces, kültürel ve dini farklılıkların harmanlanmasını sağlamaktadır. Farklı işlevlerde kullanılan bu üç saray, bütünlüğü ile ziyaretçilerine eşsiz bir atmosfer sunmaktadır.

Neptuno ticaret merkezi ile Arabial caddesi arasında yer alan Garcia Lorca Park, 70.000 metrekarelik alanıyla Granada’nın en büyük parkıdır. Federico Garcia Lorca’nın yazlık evi olarak tarihte yer almış, zamanla şairin adını taşıyan devasa bir parka dönüştürülmüştür. Parkın içinde çeşitli bitkiler ve yüzlerce gül türü bulunmaktadır.

Granada’nın UNESCO tarafından koruma altına alınan, büyüleyici Albaicín mahallesinde yer alan, Mirador De San Cristobal; şehrin etkileyici manzarasını sunmaktadır. Ziyaretçilerine eski zamanlardan kalan mimarilerin ve doğasının eşsiz güzelliğinin derinlemesine incelenebileceği bir seyir alanı sunmaktadır.

Plaza Isabel La Católica, Granada’nın kalbinde popüler bir halk meydanıdır. Adını, şehri fetheden Katolik hükümdarlardan biri olan ve Granada’nın birçok kamu binası ve kilisesinde kutlanan Kraliçe Isabella’dan almıştır. Meydanın ortasında bir anıt, Kristof Colomb ve Kraliçe’nin birlikte tasvir edildiği bir anıt bulunmaktadır.

12. yüzyıldan günümüze, Endülüsler’den Fenikeliler’e uzanan tarihi mirasıyla UNESCO listesine giren Castillo de Ibiza, tüm şehri kuş bakışı görebilecek bir tepede konumlanmıştır. Her yıl dünyanın dört bir yanından tarih tutkunlarını ağırlamaktadır.

Şehir halkına korunma ve ulaşımda çok büyük kolaylıklar sağlamış olan Roman Bridge of Cordoba, Guadalqivir Nehri üzerine inşa edilmiş, zamanla restorasyona uğramasına rağmen ilk günkü cazibesini hala korumakta olan bir köprü.

Plaza de las Tendillas, Cordoba’nın tarihî ve finansal bölgelerinin tam ortasında bulunan şehrin ana meydanıdır. Meydanda pek çok etkinlik düzenlenmektedir.

İnşa edildiği günün kültürünü ve havasını kaybetmemiş otantik ve büyüleyici bir yer olan Plaza De La Corredera, 17. yüzyılda kısa bir gezinti yapmanıza olanak sağlamaktadır.

Fenike - Pön arkeolojik koleksiyonunda dünya standartlarında olan, dünyanın en büyük ve en iyi korunmuş nekropolü, UNESCO Dünya Mirası Puig des Molins, İbiza ziyaretçilerinin büyük ilgisini çekmektedir.

Templo Romano Cordoba 20 yüzyıldan fazla süredir varlığını korumayı başarmış İspanya’daki önemli tapınaklardan biridir. Cordoba şehrinin birçok alanından görülebilen yapı üzerinde restorasyon çalışmaları hâlâ devam etmektedir.

Yıllar boyunca çeşitli değişimlere maruz kalmış ve her evresinden detaylarını hala korumakta olan bir yerleşim yeri olarak bilinen Palacio de Viana, günümüzde bir müze olarak kullanılmaktadır.

Kültürün ve tarihin temsilcisi olan, farklı din ve mezhepler arasında kurulmuş bir surda bulunan giriş kapısı olarak çevresindeki kültürel ve tarihsel farklılıklarla, bölgenin etnik ve kültürel yapısı hakkında ziyaretçilere birçok ipucu veren bir eser.