2024 Gezilip Görülmesi Gereken Kültürel Yerleri

Rusya Bilimler Akademisi Zooloji Enstitüsü Zooloji Müzesi, St. Petersburg şehrindeki en eğitici mekanlardan bir tanesidir. Rusya’daki en büyük zooloji müzesi olan bu yapı, 19. yüzyılın başlarında inşa edilmiş ve ilk günden beri popülerliğini sürdürmüştür. İçerisinde 30.000’den fazla hayvan koleksiyonu barındıran bu müze her yıl ortalama 500.000 ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Yapımı neredeyse 100 yıl süren Smol’nyy Sobor, Rusya’nın St. Petersburg şehrinde yer alan bir katedraldir. Smolny Diriliş Manastırı olarak da bilinen yapı, sahip olduğu eşsiz mimarisi ile tüm ziyaretçilerini büyülemekte ve her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapmaktadır.

Alexander Garden adıyla da bilinen Alexander Bahçesi, Rusya’nın St. Petersburg şehrinde bulunan önemli doğal güzelliklerden bir tanesidir. Sahip olduğu yeşil alanlar ve “dans eden” havuz ile birlikte ziyaretçilerine başka yerde elde edemeyeceği bir tecrübe yaşatmaktadır. Bahçenin içerisinde doğal güzelliklerin dışında Rus kültür dünyasına ait önemli figürlerin heykelleri de bulunmaktadır.

Elaginoostrovsky Saray-Müzesi, St. Petersburg şehrindeki Yelagin Palace’ın içerisinde yer alan bir müzedir. Müzenin içerisinde, 18 – 20. yüzyıllar zamanından kalma iç dekorlar ve sanat eserleri bulunmaktadır. İçerisinde bulunduğu saray ile birlikte anılan Elaginoostrovsky Saray-Müzesi, şehirdeki önemli sanatsal cazibe merkezlerinden bir tanesidir ve her yıl binlerce ziyaretçinin ilgisini çekmektedir.

St. Petersburg Askeri Tarih müzesi, 18. yüzyıldan beri hizmet veren bir cazibe merkezidir. Müzede Rusların Orta Çağ’dan bu yana savaşlarda kullandığı silahlar sergilenmektedir. Sunduğu tarihi ve kültürel bilgiler sayesinde St. Petersburg Askeri Tarih Müzesi, her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Saint Michael Kalesi, Rusya’nın St. Petersburg şehrinde yer almaktadır. 19. yüzyılın başında inşa edilen bu kale, farklı mimarisi ve sıra dışı tarihi ile birçok ziyaretçinin ilgisini çekmektedir. Günümüzde State Russian Museum’un bir bir parçası konumundadır ve yılın her döneminde ziyaret edilebilmektedir.

Romanya’nın başkenti Bükreş kentinden yer alan Antipa Müzesi, 2 milyondan fazla sergiye ev sahipliği yapmaktadır. Müzede milyonlarca yıllık hayvan iskeletleri yer almaktadır. 1834 yılında kurulan Antipa Müzesi, Dünya’nın en prestijli müzelerinden birisi olarak görülmektedir. Müzede etkileşimli gösterimler, 3D filmler ve yapay mağaralar bulunmaktadır.

Cărturești Carusel, Romanya’nın başkenti olan Bükreş’te yer alan Dünya’nın en iyi kitabevlerinden birisidir. Kitabevinin bulunduğu bina, 1903 yılında zengin bir bankacı aile tarafından inşa edilmiştir. 1950’li yıllarda komünist rejim binaya el koymuştur. Daha sonra, bina bir Rumen mimar olan Georgetta Gabra ve ekibi tarafından restore edilerek bir kitabevine dönüştürülmüştür.

Carol Parkı, Romanya’nın başkenti Bükreş’te yer almaktadır. 2004 yılından beri tarihi bir anıt olarak listelenmekle birlikte Bükreş’in en güzel parklarından birisi olarak görülmektedir. Park içerisindeki heykelleri, Su Kulesi, çeşmeleri ve tarihi anıtları ile her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Zafer Kemeri, Romanya’nın başkenti olan Bükreş’in kuzeyinde yer alan bir anıttır. Bu anıt Romanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaki zaferinin bir sembolüdür. Zafer Kemeri, Rumen mimar Petre Antonescu tarafından tasarlanarak 1922 yılında inşa edilmiştir. Yıkılan anıtın günümüzdeki hali 1936 yılında yapılmıştır. Rumen halkı için büyük önem taşıyan Zafer Kemeri, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Kiseleff Parkı, Romanya’nın başkenti Bükreş’te yer almaktadır. 1847 yılında halka açılan park, açıldıktan birkaç yıl sonra ikiye bölünmüştür. Parkın batı tarafı dolambaçlı sokaklar, banklar ve bakımlı çiçek halılar ile daha yaratıcı bir şekilde tasarlanmıştır. Doğu tarafı ise daha eski ve daha yoğun ağaçlarla dolu bir ormanlık alandır. Kiseleff Parkı, Romanya’da korunması gereken tarihi anıtlardan birisi olarak kabul edilmiştir.

Bükreş’te yer alan Romanya Ulusal Sanat Müzesi, 1948 yılında Romanya Halk Cumhuriyeti Sanat Müzesi adıyla kurulmuştur. Müze, birçok isim değişikliğinden sonra günümüzdeki adını almıştır. 3 ana bölümden oluşmaktadır: Avrupa Sanat Galerisi, Romanya Orta Çağ Sanat Galerisi ve Romanya Modern Sanat Galerisi. Birçok önemli sanat eserine ev sahipliği yapan Romanya Ulusal Sanat Müzesi, her yıl binlerce sanatseverin akınına uğramaktadır.

Clerigos Kulesi, Porto şehrini ayaklar altına sermektedir. Ziyaretçilerin uğrak yeri olan  Clerigos Kulesi, tarihi dokusuyla da kendine hayran bırakmaktadır. Hemen yanında bulunan aynı adı taşıyan kilise sayesinde dini bir öneme de sahiptir.

Gotik dış mimarisi ve Barok iç dizaynıyla Avrupa’nın en gösterişli yapılarından biri olan Saint Francis Kilisesi, güzelliği ile tüm ziyaretçilerinin nefesini kesmektedir. “Altın Kilise” olarak da bilinen yapı, Porto’nun en turistik yerlerinden birisidir.

 Bükreş Ulusal Parkı, 23 Ağustos Parkı olarak da bilinmektedir. Ulusal Spor Kompleksi ve Romanya Futbol Federasyonu’nun genel merkezi olan park aynı zamanda birçok spor merkezine, sosyal tesislere ev sahipliği yapmaktadır. Sunduğu imkanlar ile Bükreş Ulusal Parkı yerli ve yabancı turistleri bölgeye çekmektedir.

Porto’da bulunan Rotunda da anémona, şehrin en gözde yapılarından birisidir. Heykel, diğer yapılara göre oldukça ilgi çekici özelliklerle donatılmıştır. Ağ yapısı, havada asılı duruşu ve boyutu ile görenleri kendisine hayran bırakmaktadır. Yapı, kimileri tarafından dev bir balık ağına, kimilerine göre ise büyük bir denizanasına benzetilmektedir.

Rusya’daki Tobolsk Kremlin, Sibirya’nın önemli tarihi komplekslerinden biridir. Görkemli mimarisi ve pitoresk manzarasıyla Tobolsk Kremlin, Irtysh Nehri’nin yukarısında bulunmaktadır. Ziyaretçilere 15. yüzyılda Sibirya’da yaşamın nasıl olduğuna dair bilgiler vermektedir.

Rua Augusta Takı, Portekiz’in Lizbon şehrinde yer almaktadır. Altı sütunu olan bu yapı, çeşitli tarihi şahsiyetlerin heykelleriyle süslenmiştir. Rua Augusta Takı’nın tepesinde tüm şehrin panoramik manzarasını sunan bir teras bulunmaktadır.

Lizbon’da bulunan Calouste Gulbenkian Müzesi, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Antik Mısır’dan 20. yüzyılın başlarına kadar tarihlenen yüzlerce resim ve heykelin yer aldığı müzede;  İngiliz, Fransız, ve Portekiz sanatının da en eşsiz örnekleri sergilenmektedir.

Portekiz’in Lizbon şehrinin en etkileyici yerlerinden biri olan Carmo Rahibe Manastırı, Orta Çağ’dan kalma önemli bir yapıdır. 1755 yılında yaşanan büyük depremin izlerini taşıyan manastır, Carmo Arkeoloji Müzesi’ne de ev sahipliği yapmaktadır.